Yaşam

Dijital Bağımlılık Sessizce Aileleri Yutuyor: Türkiye’de Yeni Sosyal Kriz Kapıda

Dijitalleşmenin hızla ilerlediği günümüzde, teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İşte detaylar...

Uzmanlara göre Türkiye, farkında olmadan "dijital bağımlılığın" toplumsal etkileriyle yüzleşmeye başlıyor. Yapılan son araştırmalar, ekran karşısında geçirilen sürenin sadece bireyleri değil, aile bütünlüğünü de tehdit ettiğini gösteriyor.

Teknolojinin Getirdiği Konfor, Bağları Koparıyor

Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve televizyonlar; artık her evin demirbaşı. Ancak bu cihazlarla geçirilen saatler, aile içindeki sağlıklı iletişimi neredeyse sıfırlıyor. Türkiye Sosyal Politikalar Enstitüsü'nün 2025 Mart ayında yayımladığı bir araştırmaya göre, her 10 aileden 6’sı akşam saatlerinde aynı evde bulunmasına rağmen birbirleriyle iletişim kurmuyor. Bunun yerine her birey, kendi ekranına odaklanıyor.

Çalışmaya katılan 1.500 aileden %62’si, “akşamları televizyon, telefon ya da bilgisayar başında bireysel vakit geçirdiğini” ifade ederken, sadece %14’ü ailecek yemek yeme veya sohbet etme gibi geleneksel alışkanlıklarını sürdürdüğünü belirtti.

Çocuklarda Başlayan Bağımlılık, Ebeveynlere de Sıçradı

Dijital bağımlılığın başlangıçta çocukları hedef aldığı düşünülse de, günümüzde ebeveynler de bu bağımlılıktan nasibini alıyor. Uzman Psikolog Dr. Alev Göktaş, “Çocukların ekran başında geçirdiği sürelere odaklanırken, asıl sorun yetişkinlerde de aynı bağımlılık davranışlarının yerleşmesidir. Birçok ebeveyn artık dijital cihazlarını adeta bir kaçış aracı olarak kullanıyor” diyor.

Göktaş’a göre, dijital cihazlar aile içi çatışmalardan, iletişim sorunlarından veya psikolojik yorgunluktan kaçmak için kullanılabiliyor. Ancak bu durum, geçici bir çözüm olmanın ötesine geçerek aile bağlarını koparma tehlikesi taşıyor.

"Dijital Oruç" Önerisi Gündemde

Son dönemde bazı psikolojik danışmanlar ve aile terapistleri, aileler için “dijital oruç” uygulaması öneriyor. Bu uygulamaya göre haftanın en az bir günü, ev içerisindeki tüm dijital cihazlar kapatılıyor. Ailecek yemek hazırlanıyor, sohbet ediliyor, masa oyunları oynanıyor ya da yürüyüş gibi fiziksel etkinlikler planlanıyor.

Bu alışkanlığın yerleşmesi, özellikle çocuklar için sosyal becerilerin gelişmesinde ve güvenli aile ortamının yeniden inşasında büyük rol oynuyor.

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Yeni Hamle: Dijital Farkındalık Atölyeleri

Ailelerin dijital tehlikeler karşısında yalnız olmadığını göstermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı da devreye girdi. 2025 eğitim-öğretim yılı itibarıyla ilkokul ve ortaokullarda “Dijital Farkındalık Atölyeleri” başlatılması planlanıyor. Bu program kapsamında öğrencilere, sosyal medya kullanımı, ekran süresi yönetimi ve siber zorbalık konularında bilgilendirme yapılacak.

MEB yetkilileri, bu eğitimlerin yalnızca öğrencilerle sınırlı kalmayacağını; veliler için de seminerlerin planlandığını belirtti. Amaç, hem bireysel hem de aile temelli dijital sağlığı yeniden yapılandırmak.

Uzmanlar Uyarıyor: Ekran Süresi Kadar Ekran Kalitesi de Önemli

Öte yandan, yalnızca ekran süresini azaltmak yetmiyor. İçerik kalitesi de büyük önem taşıyor. Eğitimsel içerikler, bilinçli sosyal medya kullanımı ve denetimli oyunlarla dijital dünyanın olumsuz etkileri azaltılabiliyor. Ancak uzmanlar, hiçbir içeriğin gerçek iletişimin yerini tutamayacağını vurguluyor.

Aile İçin Yeniden Denge Zamanı

Türkiye, hızla dijitalleşen dünyaya ayak uydurmaya çalışırken; aile yapısının bu süreçte zarar görmemesi adına acil önlemler alınması gerekiyor. Dijital bağımlılıkla mücadelede en güçlü adım, aile içinde yeniden sağlıklı iletişim köprülerinin kurulmasıyla mümkün olacak.