Animals dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, endüstriyel hayvancılığın küresel iklim ve biyoçeşitlilik kaybındaki rolünün uzun süredir hafife alındığını gösteriyor. “Kaybolan Hedef: Endüstriyel Hayvancılık Neden İklim Gündeminin Merkezinde Olmalı” başlıklı analiz, 47 uluslararası çalışmanın bulgularını bir araya getirerek mevcut gıda sisteminin gezegen üzerindeki baskısını gözler önüne seriyor.
Araştırmada, hayvancılığın küresel sera gazı emisyonlarına %12 ile %20 arasında katkı verdiği, en güncel hesaplamaların ise ormansızlaşma ve dip trol avcılığı gibi dolaylı etkilerin dahil edilmesiyle bu oranın önemli ölçüde arttığını gösterdiği belirtiliyor. Çalışmaya göre, bu genişletilmiş hesaplama yöntemleri günümüzdeki küresel ısınmanın yüzde 52’sinin hayvansal tarımdan kaynaklandığını ortaya koyuyor.
Hayvansal üretimin tarım arazilerinin yüzde 80’inden fazlasını kaplamasına rağmen dünya nüfusuna sağladığı kalorinin yalnızca yüzde 18 olduğu ifade edilirken, bu dengesiz yapının gelecekte gıda arzını tehdit edeceği vurgulanıyor. Araştırma, sektörün ötrofikasyonun yarısından ve toprak asitleşmesinin üçte birinden sorumlu olduğuna da işaret ediyor.
Bitki bazlı beslenmenin çevresel kazanımlarını ortaya koyan analiz, bu dönüşümün sera gazı emisyonlarını azaltabileceğini, ormanlar ve tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı hafifletebileceğini ve ekosistemlerin onarımını hızlandırabileceğini belirtiyor. Bu yaklaşımın yalnızca iklim açısından değil, yaban hayatının korunması açısından da kritik bir rol oynadığı vurgulanıyor.
Araştırmacılar, küresel iklim politikalarının hayvansal ürün üretimi ve tüketiminin azaltılmasına yönelik somut hedefler içermesi gerektiğini belirtiyor. Aksi halde, küresel sıcaklık artışının 1,5°C veya 2°C sınırlarının oldukça üzerinde seyretmesinin kaçınılmaz olduğu ifade ediliyor. Özellikle yükselen ekonomilerde mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde hayvancılık kaynaklı emisyonların hızla artacağı öngörülüyor.
Çalışmanın lideri Jenny Mace, hayvancılık sektörünün COP30 gibi kritik iklim zirvelerinde daha fazla gündeme gelmesi gerektiğini belirterek, “Hayvansal tarımda ciddi bir küçülme olmadan iklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak neredeyse imkânsız” dedi. Ortak yazarlardan Prof. Andrew Knight ise endüstriyel hayvancılığın küresel iklim politikalarında büyük bir kör nokta olduğunu vurguladı.
Sinergia Animal temsilcisi Fernanda Vieira da endüstriyel çiftliklerin biyoçeşitlilik kaybı, ormansızlaşma, iklim değişikliği ve zoonotik hastalıkların ortaya çıkışında belirleyici rol oynadığını belirterek, bu sorunlarla yüzleşilmeden anlamlı bir ilerlemenin mümkün olmadığını ifade etti.