Uzm. Klinik Psikolog Ubeydullah Yıldız, kişilik bozukluklarının klinik psikoloji açısından nasıl değerlendirildiğine ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. Yıldız, kişilik bozukluklarının bireyin düşünce, duygu ve davranış örüntülerinin esnek olmaması ve toplumsal normlardan belirgin biçimde sapmasıyla ortaya çıkan ruhsal durumlar olduğunu belirtti. Bu bozuklukların genellikle ergenlik ya da erken yetişkinlik döneminde başladığını ifade eden Yıldız, kişinin işlevselliğini uzun vadede ve kalıcı biçimde etkileyebildiğine dikkat çekti.
Kişilik bozukluğu yaşayan bireylerin, hem kendileri hem de çevreleri için zorlayıcı olabilen ilişki ve davranış örüntüleri sergilediğini vurgulayan Yıldız, bu durumun sosyal, mesleki ve duygusal alanlarda ciddi sorunlara yol açabildiğini söyledi. Toplumsal kurallara uyumda güçlük, ilişkileri sürdürmede zorlanma, katı düşünce kalıpları ve kişinin kendi davranışlarının olumsuz etkilerini fark etmekte zorlanması, sık görülen belirtiler arasında yer alıyor.
Uzm. Kl. Psk. Ubeydullah Yıldız, kişilik bozukluklarının tek bir nedene bağlı olmadığını, genetik yatkınlık, nörobiyolojik farklılıklar ve erken dönem yaşantıların bu tabloda önemli rol oynadığını ifade etti. Çocukluk travmaları, bağlanma sorunları, aile içi iletişim problemleri ve çevresel faktörlerin kişilik yapılanmasını etkileyebildiğini belirten Yıldız, kültürel normlar ve sosyal çevrenin de süreci şekillendiren unsurlar arasında bulunduğunu dile getirdi.
Ek olarak grup terapisi, aile terapisi, sosyal beceri eğitimi ve stres yönetimi çalışmalarının da iyileşme sürecine katkı sunduğunu ifade eden Yıldız, DSM-5’e göre kişilik bozukluklarının üç ana kümede ele alındığını hatırlattı. Paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozukluklarının Küme A’da; antisosyal, borderline, histriyonik ve narsisistik kişilik bozukluklarının Küme B’de; çekingen, bağımlı ve obsesif kompulsif kişilik bozukluklarının ise Küme C’de yer aldığını kaydetti.
Uzm. Kl. Psk. Ubeydullah Yıldız, kişilik bozukluklarının bireyin sosyal ve mesleki yaşamını belirgin biçimde bozduğu, ilişkilerin sürekli çatışma ve kopmalarla sonuçlandığı ya da yoğun içsel sıkıntıların yaşandığı durumlarda mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğini vurguladı. Psikiyatri ve psikoterapi desteğiyle bireyin ilişki kurma biçimlerini ve davranış örüntülerini daha sağlıklı hale getirebileceğini belirten Yıldız, sabır ve doğru destekle bu sürecin yönetilebilir olduğunun altını çizdi. (doktortakvimi)