Manşet

KÜTAHYALI RESSAM, NEYZEN, TEZHİP VE MİNYATÜR USTASI AHMET YAKUPOĞLU

Uşak ve yakın çevresinin tarihi fotoğraf ve anılarını paylaşan Uşaklı Haldun Temel Ersan, Kütahyalı Ressam, Neyzen, Tezhip ve Minyatür Ustası Ahmet Yakupoğlu'nu anlattı.

Uşaklı Haldun Temel Ersan’ın Kaleminden Kütahyalı Ressam Ahmet Yakupoğlu;“Ahmet Yakupoğlu, 1920’de Kütahya’da doğmuştur. Resim ve musikiye olan ilgisi okul öncesi yıllarında başlamıştır.1941 yılında Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in Kütahya Vahit Paşa Kütüphanesi’ndeki yazmaları tetkik için Kütahya’ya gelişi, Yakupoğlu’nun hayatını birdenbire değiştirir. Yakupoğlu, Kütüphane Müdürü Hamdi Efendi vasıtasıyla Ünver’le tanışır. Ünver, kendisine bir konu vererek resimlendirmesini ister, ortaya çıkan çalışma Yakupoğlu’nun sanat kabiliyetini göstermeye yeter. Böylece, 1941’de Süheyl Ünver’in yönlendirmesi ile Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydolur. Kaydolurken kendisinden iki adet vesikalık fotoğraf isterler.Yanında olmadığından hemen bir resim kağıdına kendi resmini çizer. Fotoğraftan hiç ayırt edilemeyen bu resimlerle kaydolur.Akademi’de Feyhaman Duran’ın atölyesinde eğitim alır ve 1945 yılında buradan mezun olur.

Yakupoğlu, İstanbul’daki tahsilini tamamladıktan sonra memleketi Kütahya’ya döner ve önceden başladığı Kütahya ile ilgili resim çalışmalarına devam eder. Yaptığı dört bine yakın tablonun önemli bir kısmı bu şehre aittir. Camiler, türbeler, tarihi evler, eski sokaklar, kimi önemli kişilerin portreleri, özellikle Kütahya’nın ve civarının doğal güzellikleri, değirmenler, çağlayanlar Yakupoğlu’nun belli başlı konularıdır. Tablolarındaki renk özellikleri kadar ışık ve gölge oyunları da son derece başarılıdır.Süheyl Ünver ile yakınlıkları hoca-talebe ilişkisinin çok ötesinde bir zenginlik ve anlam taşımaktadır. Sanat anlayışı kadar sanat bilgisi de Ünver’e benzemektedir. Ünver, Yakupoğlu’nu hem madde hem de manâ anlamında yetiştirmiş, şekillendirmiş; yapmak isteyip de yapamadıklarının gelecekteki temsilcisi olarak görmüştür.”

Yakupoğlu’nun resim anlayışında hocası Feyhaman Duran’ın da etkisinin büyük olduğunu belirten Ersan, “Yakupoğlu’nu Kütahya konulu resimlere teşvik etmiş, İstanbul’un tarihi semtlerine ait çeşitli etüdler çizdirmiştir. Yakupoğlu’nda zaten var olan tarih bilinci ve sevgisi bu çalışmalarla daha da pekişmiştir. Yakupoğlu’nun sanat tahsili İstanbul’da resimle sınırlı kalmamış, bu çalışmalara musikiyi de eklemiştir. Kendisinin çeşitli enstrümanlara olan ilgisini gören Süheyl Ünver’in teşvikiyle ney çalmaya başlamış, devrin büyük neyzeni Halil Dikmen’den ney dersleri almıştır. Klasik sazlar ve özellikle ney konusunda özel bir gayret sarf ederek Kütahya’yı, yetiştirdiği neyzenlerle Türkiye hatta dünya çapında anılan bir belde haline getirmiştir. Kurduğu musiki topluluğu ile yaptığı çalışmalar, Kütahya’ya gelen resmi ve sivil erkânın dikkatinin klasik musikimiz üzerine çekilmesine sebep olmuştur” sözlerini kullandı.

Yakupoğlu’nun uğraştığı diğer bir saha ise geleneksel Türk süsleme sanatları, özellikle de minyatürdür diyen Ersan, “ Yakupoğlu, Süheyl Ünver’den tezhip ve minyatür dersleri almıştır. Bu yolda da geleneksel çizgiyi sürdüren Yakupoğlu, ortaya önemli çalışmalar koymuş Nasreddin Hoca hikâyelerini minyatürleştirmiş ‘Sokağım ve Çinili Cami’ adını taşıyan minyatürü 1995 yılında İş Bankası’nın sanat dalında büyük ödülüne lâyık görülmüştür. Yakupoğlu, bir kültür ve sanat adamı olarak şehrinin bütün meseleleri ile ilgilenmiştir. Yaptıklarından dünyevi beklentisi olmadığı için evini, bahçesini ve tablolarının bütün gelirini kurduğu kültür ve sanat vakfına bağışlamış; ikamet ettiği saha içinde bir cami yaptırmıştır(Çinili Cami). Orta Asya mimarisine uygun inşa edilen bu cami Kütahya’nın sembolü haline gelmiştir. Çeşitli tarihlerde yapılmış eski eserlerin kayıtlarını tutarak bunların devlet tarafından tescil edilmesini sağlamış, bakıma muhtaç durumdaki pek çok cami, türbe, çeşme vs.’nin tamirine vesile olmuştur. Bu anlayışla valiliğin, belediyenin ve çeşitli özel kuruluşların gönüllü sanat danışmanlığını yapmıştır” ifadelerini kullandı.

Ersan sözlerini şu şekilde sonlandırdı;

”Sanatçının, İstanbul ve Kütahya’ya ait resim çalışmaları sonradan iki albüm halinde basılmıştır. Bu albümlerden ilki Ahmet Yakupoğlu’nun Fırçasından Boğaziçi (Anadolu Yakası), diğeri de Kütahya’yı konu alan Rengârenk Kütahya Albümü’dür. Bu iki eser Türk Petrol Vakfı’nca kültür dünyamıza kazandırılmış önemli çalışmalardır. Ayrıca 2002 yılında Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünce basılmış resimde İstanbul ve İstanbul Ressamı Ahmet Yakupoğlu isimli eser de; sanatçının kendi anlatımlarını ve yapmış olduğu İstanbul resimlerini içermesi açısından son derece güçlü ve prestijli bir kaynaktır.Kütahya'nın,İstanbul'un ve su kaynaklarının ressamı,neyzen, tezhip ve minyatür ustası,çevreci Ahmet Yakupoğlu 2 Ekim 2016 da hakkın rahmetine kavuştu. Eserleriyle yaşıyor.”