KUTSAL ÇOCUKLAR

Modern toplumun bir sonucu olarak aile dinamikleri ve toplumsal değerlerde yaşanan değişimler, çocuk yönetiminin de değişmesine neden olmuştur. Bugün ebeveynlerin çocuklar üzerindeki denetimi bunu göstermektedir. Peki aile dinamiklerinin değişmesine neden olan temel etkenler nelerdir? Ve neden bugün aileler içerisinde baba otoritesi değişime uğradı?

Aslında bu soruların cevabı, bizleri çocuk meselesinin kökenine indirecektir. Tarih içerisinde ailelerin dönüşümüne bakıldığında Aydınlanmacı anlayışın ve Sanayi Devrimi’nin büyük ölçüde etkili olduğu görülmektedir. Zira Orta Çağ’daki aile yapısına bakıldığında aile bireylerinin arasında ciddi bir dayanışma olduğu ortadadır. 19. Yüzyıla gelindiğinde ise kentlere olan göç neticesinde babanın evi geçindirmek için saatlerce çalışması, babanın evdeki hükmünü silikleştirmiştir. Kentin işçisi olarak çalışan baba, Tanrı ya da kral desteğinden azade bir şekilde aile içerisindeki konumunu yeniden üretmek zorunda kalmıştır. Bu noktada 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyıldaki baba figürü de değişikliğe uğramıştır. Burada altı çizilmesi gereken noktalardan biri de modernitenin baba figürünü daha kırılgan bir hale getirdiğidir. Bunlara bağlı olarak günümüz toplumunda babalığın yumuşak bir karakter kazandığı söylenebilir. Bu durum babaların rollerini icra etmede uzmanlara dahi başvurmalarına neden olmuştur.

Meseleye bir de çocuklar açısından bakıldığında etraflarının paranoid anne-baba ve eğitimcilerle çevrili olduğu ortadadır. Bu çılgın ebeveynlik anlayışı, ne yazık ki çocuklar üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır. Örneğin yakın çevremde gözlemlediğim bir olayı sizlere aktarayım. Annenin 14-15 yaşlarında bir kızı var. Söz konusu anne, bir süreliğine evden uzaklaşıyor ve kız çocuğu da evde yalnız kalıyor. Anne, dışarıdayken kızını defalarca arayarak “kızım, korkma tamam mı geleceğim.” Diyor. Çocuk aslında anne kadar kaygılı değil. Ancak anne bir süre geçtikten sonra defalarca arayarak aynı eylemi sürdürmeye devam ediyor. Bu durumun sonucunda çocuk ortada gerçekten bir problem olduğunu düşünerek panik yapmaya başlıyor.

İşte bu olay, paranoid anne- baba modelinden yalnızca bir örnek. Hem aşırı denetimci ebeveynlerin üremesi yetmezmiş gibi aile içerisinde baba otoritesinin de kırılganlaşması, ne yazık ki problemli bireylerin çoğalmasına zemin hazırlıyor. Çocukların aşırı kutsallaştırıldığı günümüzde ebeveynler en iyisi olma yönünde adeta savaş halindeler. Bu aşırı uç davranışların sonu maalesef hüsranla sonuçlanacaktır. Dolayısıyla her uç eğilim, dogmatizme gitmeye mahkumdur. Ebeveynlik rolleri icra edilirken aşırı sert ya da korumacı eğilimlerden kaçınılmalıdır. Aksi yönde hareket edildiğinde dengeli bir aile ilişkisinin olmasına imkân yoktur.