Manşet

Murat Dağı Susarsa, Uşak Yok Olur!

Bilim İnsanlarından Çarpıcı Uyarı: Su Krizi Kapımızda Değil, Evimizde.

Yıllardır “Murat Dağı Yok Olmasın!” diye seslerini duyurmaya çalışan çevre örgütleri ve bilim insanları, bugün Uşak halkının karşı karşıya kaldığı susuzlukla birlikte haklılıklarını bir kez daha ortaya koydu. Murat Dağı Yok Olmasın Platformu kurucularından, aynı zamanda TEMA Uşak İl Temsilcisi olan Uşak Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Metin, yıllardır dile getirilen uyarılara kulak verilmediğini ve bugün gelinen noktada Uşak’ın ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kaldığını vurguladı.

“Murat Dağı madenciliğe açılmasın!” çağrısını defalarca dile getirdiklerini hatırlatan Prof. Dr. Metin, henüz bölgede faaliyete geçmemiş olsa da yıllardır süren madencilik girişimlerinin doğaya verdiği zararın göz ardı edildiğini belirtti. Uşak’ın içme suyu, tarımı ve hayvancılığı açısından en büyük yaşam kaynağı olan Murat Dağı’nın, Banaz Çayı başta olmak üzere birçok dereyi ve yeraltı su rezervini beslediğine dikkat çeken Metin, dağda gerçekleştirilecek herhangi bir maden faaliyetinin yalnızca doğayı değil, doğrudan halkın yaşam hakkını tehdit edeceğini söyledi.

Türkiye’nin 2023 yılı İklim Değişikliği Uyum Raporu’nu ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerini hatırlatan Prof. Dr. Metin, Ege Bölgesi’nin su stresi altında olduğunu, Uşak’ta son on yılda yağış miktarının yüzde 18 oranında azaldığını ve yeraltı su seviyelerinin 200 ila 300 metreye kadar düştüğünü belirtti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ise durumu daha da vahim hale getiriyor. Türkiye’deki 25 su havzasından 20’si kritik seviyede. Bu tablo, yalnızca kuraklık değil, aynı zamanda gıda krizi, ekosistem çöküşü ve zorunlu göç dalgaları anlamına geliyor.

İklim krizinin artık gelecekteki bir tehdit olmadığını, doğrudan bugünümüzü etkileyen bir gerçek haline geldiğini vurgulayan Barış Metin, IPCC’nin (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) 6. Değerlendirme Raporu’na da dikkat çekti. Rapora göre, Türkiye’nin de parçası olduğu Akdeniz Havzası, küresel ısınmadan en hızlı ve en şiddetli şekilde etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor. Artan sıcaklıklar, yükselen buharlaşma oranları ve azalan yağışlarla birlikte su kaynaklarının tükenişi hız kazanıyor.

Metin’e göre artık yalnızca “dikkatli olalım” demek yeterli değil. Somut, kararlı ve geri dönüşsüz adımlar atılması gerekiyor. Murat Dağı’nın kesin olarak madenciliğe kapatılması gerektiğini vurgulayan Metin, altın madenciliğinin aşırı su tüketimine neden olduğunu ve suyun altından daha değerli olduğunun artık anlaşılması gerektiğini söylüyor. Yeraltı ve yüzey su kaynaklarının korunması için yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Metin, iklim krizine karşı su yönetimi politikalarının bilimsel verilerle yeniden yapılandırılması, sürdürülebilir tarım anlayışının benimsenmesi ve kuraklığa dirençli şehir planlamasının öncelikli hale getirilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Bu artık sadece çevresel bir mesele değil. Bu, topyekûn bir varoluş mücadelesi. Uşak’ın geleceği, Murat Dağı’nın kaderine bağlı. Suyun tükenmesi, hayatın da tükenmesi demek. Prof. Dr. Barış Metin’in sözleriyle: “Murat Dağı yaşarsa, Uşak yaşar. Su yaşarsa, biz de yaşarız.”