Ege ile İç Anadolu arasında stratejik bir geçitte yer alan Uşak, yüzyıllardır farklı uygarlıkların izlerini barındıran köklü şehirlerden biri olarak öne çıkıyor. Frigya ve Lidya’dan Helenistik döneme kadar uzanan tarihsel katmanlarıyla bilinen kent, Anadolu’nun modernleşme sürecinde de önemli bir rol üstlendi. Coğrafi konumu sayesinde Kral Yolu’nun ana duraklarından biri olan Uşak, ticaret ve kültür buluşmalarının yaşandığı bölgelerden biri olarak tarih boyunca cazibesini korudu.
Uşak merkeze 40 kilometre mesafedeki Blaundos Antik Kenti, Makedon komutanlar tarafından Büyük İskender’in seferi sonrasında kurulan özgün bir yerleşim olarak dikkat çekiyor. Tiyatrosu, tapınakları, su kemerleri, kaya mezarları ve etkileyici mimari kalıntılarıyla arkeoloji meraklılarını kendine çeken antik kentte, Uşak Müzesi ve Uşak Üniversitesi iş birliğiyle 2018’den bu yana bilimsel kazılar sürüyor.
Uşak merkezine 33 kilometre uzaklıktaki Ulubey Kanyonları, dünyanın en büyük ikinci kanyonu olmasıyla uluslararası tanınırlığa sahip. Cam terastan izlenen kanyon manzarası, son yıllarda özellikle doğa fotoğrafçılarının önemli çekim noktalarından biri hâline geldi. Yaklaşık 2 bin 500 yıllık geçmişe sahip Clandras Su Kemeri ise kanyon ziyaretlerinin vazgeçilmez durakları arasında bulunuyor. Bir diğer doğal miras olan Taşyaran Vadisi, rüzgar, su ve tektonik hareketlerin oluşturduğu benzersiz kaya formları ve zengin bitki örtüsüyle yerli-yabancı turistlere eşsiz bir görüntü sunuyor.
Tarhana çorbasından ciğerli bulgura, alaca teneden köpük helvaya kadar geniş bir mutfak mirasına sahip Uşak, yöresel tatlarıyla gastronomi turizminin de uğrak noktası hâline geliyor. Yöreye özgü “Yaren Gecesi” kültürü ise türküleri, halk oyunları ve geleneksel sohbet atmosferiyle ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Osmanlı döneminde halıcılığın merkezi olan Uşak, motifleriyle dünya müzelerinde yer alan Uşak halılarıyla kültürel kimliğini yaşatmaya devam ediyor.
2018’de yeni binasına taşınan üç katlı Uşak Arkeoloji Müzesi; Karun Hazineleri, Lidya Dönemi buluntuları, paranın tarihi ve bölgenin arkeolojik eserlerini barındıran özel koleksiyonlarıyla dikkat çekiyor. Dünyaca ünlü “Kanatlı Denizatı Broşu” da müzenin en değerli eserleri arasında yer alıyor.
Türkiye’de elektrik kullanımına geçilen ilk şehir olan Uşak, aynı zamanda ilk çok ortaklı şirket modeliyle kurulan şeker fabrikasına da ev sahipliği yaptı. Atlı cirit müsabakalarının resmî olarak ilk kez yapıldığı şehir olan Uşak, bugün 32 aktif cirit kulübüyle bu geleneksel sporu yaşatmayı sürdürüyor. Türkiye’nin ilk çocuk kütüphanesinin 1953’te Eşme’de açılmış olması da kentin kültürel öncülüğünü pekiştiriyor.
Blaundos’ta kamp ve yıldız fotoğrafçılığı, Ulubey Kanyonu’nda off-road ve moto-cross etkinlikleri, Uşak’ın son yıllarda outdoor turizmiyle de öne çıkmasını sağlıyor. Zengin tarihi, doğal güzellikleri ve kültürel birikimiyle Uşak, Ege’nin yükselen turizm merkezleri arasında güçlü bir konum elde etmeye devam ediyor. (Kaynak: AA)