Manşet

Uşaklı Bedia Ener

Günlerden Uşaklı Usta oyuncu ve Ses sanatçısı Bedia Ener Öztep…

“Yaprak Dökümü” dizisindeki Nehir Teyze rolü ile tanıdık Bedia Ener’i. Ardından da “Ada Masalı” dizisinde Niher Vargı karakteri ile akıllara kazındı. 1954 yılı, Uşak doğumlu sanatçımız sanatın hemen hemen her köşesine imzasını bırakıyor. Sadece tiyatro ve oyunculuk ile yetinmeyen ünlü sanatçı aynı zamanda seslendirme sanatçısıdır. Harry Potter film serisinde Profesör McGonagall’ın seslendiren Bedia Ener’dir. Henüz 14 yaşındayken Bakırköy Halkevi’nde oyunculuk hayatına adım atmıştır. 1970 senesine geldiğimizde ise Şehir Tiyatroları kadrosuna dahil olmuştur. Haldun Dormen Tiyatrosu, Gazanfer Özcan Tiyatrosu, Yeditepe Oyuncular ve Asuman Dabak Tiyatrosu bünyesinde görev almıştır. İlk başlarda seslendirme sanatçısı olarak sesini duyuran ünlü isim daha sonra, sinema ve dizilerde rol almaya başlamıştır.

ENER: ANNEM SAYESİNDE SAHNEYLE TANIŞTIM

Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen “Film Gibi” programının konuğu tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı Bedia Ener oldu. Sinema yazarı Suat Köçer’in moderatörlüğünde gerçekleşen programda Ener, oyuncu bir annenin çocuğu olmanın avantajlarını yaşadığını belirterek “Hem müzikle hem sahneyle annemin sayesinde tanıştım” dedi.

Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen programda Ener, oyunculuk serüveni, tiyatroyla tanışma hikâyesi ve pek çok konuda samimi açıklamalarda bulunarak katılımcıların sorularını yanıtladı.

ANNEMİ SAHNEDE İZLERDİM

Ener, programda sahneyle tanışma hikâyesini anlatarak “68 yılında annem Bakırköy Halk Evi Tiyatrosu’nda oynarken onunla birlikte ben de gidiyordum. Ben diğer kardeşlerimden daha sık giderdim. Annemi sahnede görmek isterdim. Oradaki hava, o atmosfer, rol yapmak beni çok etkiledi. Orada bir sürü rejisör ve oyuncu görüyordum. Çok güzel bir dünyaydı. Ben de işte o tozu ilk orada yuttum. Oyunculuğu çok severek yapıyorum. Hani insan bazı yemekleri çok sever de olsa da yesem der ya ben de bir oyun olsa da oynasam diyorum. Aynı duygular” ifadelerini kullandı.

SAYISIZ OYUN OYNADIK

Oyuncu bir annenin çocuğu olmanın çok güzel bir şey olduğunu ifade eden Ener, “Annem çok güzel piyano çalardı. ‘Hadi meşk edelim’ derdi. Hem müzikle hem sahneyle annemin sayesinde tanışmam olağanüstü bir şey. Sonrasında bu benim mesleğim oldu. Nurlar içinde yatsın. Anneme oyuncu olmak istediğimi söylediğimde yüzü güldü. O kadar mutlu oldu ki. Biz aynı sahneye çıktık annemle. Sayısız oyun oynadık. Çok güzel bir duygu” dedi.

USTALARIMDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM

Ener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tiyatroya tiyatronun içinde eğitim alarak devam ettim. Konservatuar öğrencisi hiçbir zaman olmadım. Alaylı bir öğrenciydim. Ustalarımdan öğrendim ne öğrendiysem. Ustalık çok önemli bir şey. Benim jenerasyonumdaki tüm arkadaşlarım için aynı şey söz konusudur. Biz önce büyüklerimize saygıyı öğrendik. Tiyatroda öyle bir hiyerarşi vardır zaten. Büyüklerin yanında küçükler konuşmaz, dinler, içinden çıkamadıkları bir şey olursa söz alırlardı. Şimdiki gençler öyle değil maalesef… Çağımız öyle galiba. Bir büyüğümüzün karşısında ayaklarımızı hiçbir zaman uzatmadık. Hep öğretmenimizin karşısında mum gibiydik. Önce büyüklerimize saygıyı, sevgiyi öğrettiler. Tiyatro çok askeri disiplini olan, hiyerarşisi olan bir şeydir. Belediyeye ait bir tiyatro olmasına rağmen bizler çalıştığımız yerin tuvaletlerini temizlerdik. Bunu bizi eğitmek için yaparlardı. Çayımızı kendimiz demlerdik. Ama orayı tertemiz bırakırdık. Hep bir senden sonrasına saygı duymak vardı. Hangi devirde olursak olalım, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir davranışı kimseye yapmamalıyız.”