Manşet

Uşaklı Esirlerin Anıları Gün Yüzüne Çıkıyor

Uşak Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Kent Belleği Projesi Sorumlusu Ömer Aşcı, tarihi bir anıyı gün yüzüne çıkardı.

Uşak Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Kent Belleği Projesi Sorumlusu Ömer Aşcı, 19 Eylül 1921 tarihinde Yunan Küçük Asya Ordusu tarafından Uşak Kazası'nda esir alınan Uşaklıların tam listesinin bulunmadığını açıkladı. Ancak, dönemin tanıklarından biri olan Eskişehir Dârül Hilâfetül Âliyye Medresesi Müdürü Ali Osman Uşaklının, esaretini ve yaşadığı zorlu süreci anlattığı rapor, bu tarihi dönemi aydınlatan önemli bir belge olarak kayıtlara geçti.

Ali Osman Efendi, 19 Eylül 1921 tarihinde Yunan askerleri tarafından Eskişehir’deki evinden alınarak esir edildi. Esaretinin sebeplerini, "Vatan can çekişirken, İslam’ın hayatı sönmek üzere iken hâlâ şahsi menfaatini kıymetsiz ve hiçbir insanın kabul edemeyeceği vasıtalarla temine çalışan bazı alçakların dedikodusuna duçar oldum" sözleriyle ifade etti. Uşaklı, bir müddet sonra 5 Nisan 1923’te öz vatanına döndüğünü belirtti. Esaret sürecinde, Uşaklının yanındaki esirlerden birinin de Uşaklı Necip Bey, Eskişehir’deki bir fabrikanın müdürüydü. Ali Osman Uşaklı, esaret boyunca tanık olduğu diğer esir gruplarıyla da ilgili izlenimlerini aktardı. "Yirmi iki kişiyiz, otuz bir kişi de onlar, toplam elli üç kişi olduk ve belirli bir süre İzmir, Punta’da Tepecik karargâhında kaldıktan sonra Atina’ya sevk edildik" diyerek, bu sürecin zorluklarına da değindi.

Esaret yolculuğunun detaylarına da değinen Ali Osman Efendi, İzmir, Karaköy, Bursa, Mudanya ve Atina arasındaki güzergâhı izledi. Esaret sırasında, bir süre Girit'in Kandiye şehrine trenle ve vapurla sevk edildiklerini söyledi. Dönüş yolculuklarında ise deniz yolu ile Kandiye'den İzmir'e ve oradan da trenle Eskişehir’e ulaşabildiklerini belirtti.  Ali Osman Efendi'nin raporu, 1921 ve 1923 yılları arasındaki dönemde yaşanan savaşın ve işgalin bireyler üzerindeki etkilerini derinlemesine gözler önüne seriyor. Uşak’ın yerel tarihi açısından önemli bir yere sahip olan bu anı, dönemin zorluklarını yaşayan insanları hatırlatırken, aynı zamanda vatan savunması ve özgürlük mücadelesinin ne denli yıkıcı bir süreç olduğunu da gözler önüne seriyor.