Bulutlar taçtır, yerin damarlarında su, inen yağmur, çıkan buhar su dağları saran beyaz kavuklar su, kışın yerlere serilen ak çarşaflar su.
Göller ve denizler bir kazan olur, balıklara yemek pişirir su. Bitkilerin gıdasını taşıyıp, onları besleyen yine su.
Yangınları söndüren su , yanan kimselere İslâmiyet su.
Günah kıvılcımları ile tutuşanları, tövbe çeşmeleri söndürür, aşk ateşi ile yananların kirpiklerinden damlayan su.
Aksın göz yaşlarımız aksın artık, ne evlat ateşi, ne hasret ateşi söner. Yürekteki ateşi söndürür su. İslamiyet ateş olmuş yakıyor bizi, balık gibi suda olsan, çaresiz su.
Çık yücelere ateşten dilini uzat, ulu ağaçları yak ey su! Yükseklerde çağla, çukurlara dol kimi yerde göl, kimi yerde bataklık ol.Böylece halden hale giren su.
Eğer tabibsen, acı suyun şifâdır. Derde dert katar,düşmanın verdiği su.
Çöller bir uçdan bir uca uzar, buralarda seraptır su. Serabın altında hakikat ve kuyular dolu su. Biraz ilerde ve sağda, işte şu gördüğün vaha da su.
Umman olmak için koşan damlalar, büyüklük sırına eren su. Dereler, çaylar, nehirler... Hepsi ummana gider. Vahdete gark olup, hayat bulan su.
Nübüvvetin delili mucizedir, mucize olup parmaklardan akan su. Su hayattır, su bereketir. Su olmazsa yaşamak imkânsız. Bu bağlamda, bu fâni dünyada yaşayan insanlar, Islâmiyet suyu ile yıkanmak zorundadırlar. Mutluluk ,günâhsız, tertemiz bir hayatı yaşayarak kazanılan bir iksirdir. Dünya kazuratından kurtulmak için de bir güsül lâzımdır. Bu da su ile yapılan bir ibadettir. Su rahmettir, su temizliktir. Eğer tabibsen acı suyun da şifâdır.
CÂHİD ÖZPINAR