Gündem

Yiğit Emir Ahi’nin Değerli Yazar Müberra Arıcı ile Röportajı

Öncelikle hoş geldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim…

Öncelikle sizi tanımak isteriz Müberra Arıcı kimdir?

1990 yılı Eylül ayı Ankara doğumluyum. İlk ve ortaöğrenim sürecim Ankara'da başarılı bir şekilde geçti. Lisans eğitimimi 2012 yılında Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinde Okulöncesi Öğretmenliği bilim dalında tamamladım. Mezun olduğum yıl ilk görev yerim Zonguldak Merkez Anıl Cömert İlkokulunda okulöncesi öğretmeni olarak göreve başladım. 2 sene çok keyifli ve özel anılar biriktirdim bu güzel şehirde. Sonrasında mesleğimde İstanbul serüvenim başladı. 21 yıl Ankara'da yaşamış biri olarak bu süreç çok keyifli olduğu kadar insanı güçlü kılan ve zorlayan da bir süreçti. Bu süreçte her zaman yanımda olduklarını hissettiren aileme de gerçekten çok şey borçluyum. İstanbul serüveniyle birlikte yine Gazi Üniversitesinde Okulöncesi öğretmenliği alanında yüksek lisans sürecine 2015 yılında başladım ve 2018 yılında tamamladım. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon bölümü önlisans bölümü mezunuyum. 2014 yılından beri istanbul Pendik Fuat Köprülü İlkokulunda görev yapmaktayım. Ve hayatımın bahsettiğim bu her döneminde ilkokul sürecinden beri şiir hep hayatımda oldu. Devamlı kitaplarla haşırneşir bir çocukluk süreci beni doğal olrak yazmaya yönlendirdi. Zamanla yazdıklarımda ciddi bir ilerleyiş gördüm. Ve yazdıklarımın çevrem tarafından, kıymet verdiğim öğretmenlerim tarafından da beğenilmesi de beni süreçte beni çok motive etti. İşte böyle Müberra Arıcı hem mesleğine ve çocuklara ve hem yazmaya aşık, kalemini duygularıyla yönlendiren biri diyebiliriz.

Yazarlık kariyeriniz nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?

Yazmak, hayatımın her döneminde mutlaka oldu. Ancak yazdıklarımın geliştiğini görünce yazarlık kariyerine bir yerden başlamak içimde bir tutku olmaya başladı. Bir fuarda tanıştığım yazar dostum sayesinde de Dls yayınlarıyla tanışmış oldum. Böylece yazarlık kariyerim başlamış oldu. Henüz çok yeni ve yolun başında ancak sanırım artık hiç bitmeyecek bir sürecin içerisinde kendimi buldum. Ilhamım eksik olmadıkça kalem de her zaman elimde olacak inşallah diyelim. Ailemin bu anlamda çok desteğini hissettim eğitim hayatımda yazarlık alanında her zaman yanımda hissettim. Ailemde, çevremde yazarlık anlamında bana öncülük edenden ziyade beni destekleyenler bulunmakta. Ancak tasavvufi anlamda şiirlerinden etkilendiğim Necip Fazıl ve kalemini çok güçlü bulduğum Yavuz Bülent Bakiler Hocam beni oldukça etkilemiştir.

Yazarken nelerden etkilenirsiniz?

Bazen bir fon müziği, bazen sessizlik, bazen bir yürüyüş, yolda, otobüste metroda bir insanın duruşu, bakışı, arkadaşlarımndan ve çevremden duyup etkinlendiğim olaylar, hepsi beni yazma sürecine davet eder ve ilhamı beklemediğim bir anda ruhuma çağırırlar. Aslında saydıklarım yaşamın kendisinin bizzat ilham kaynağı olduğunun göstergesi. Sadece yaşarken o ince ayrıntıları kaçırmamak çok önemli.

Sözün Her Telinden ve Bir Şiire Sarılır mı Hiç İnsan adlı kitaplarınızdan ve vermek istediği mesajlardan bahseder misiniz?

Öncelikle şunu demek isterim ki bir şiir kitabından çok daha öte içerisinde yaşanmışlıkların, yaşanmamışlıkların, sevginin, nefretin, aşkın en yalın haliyle yer aldığı bir eser Sözün Her Telinden. Yaklaşık 20 yıllık emeğim diyebilirim. Üniversite ve öğretmenliğimin ilk yıllarında yazdığım şiirler çoğunlukle içerisinde yer almakta. Her bir satırı hissedilmiş cümlelerle dolu ve eminim her okuyan içerisinde kendisinden bir parça bulacak. Bizzat kendi yüreğimin okurumla konuşması diye tanımlayabilirim ilk kitabımı. Kitabımın bu noktada vermek istediği mesajı, aşkın sadece beşeriyete, yaratılmış olana duyulan  değil, Yaratıcının kendisiyle de bir bütün halinde olmak şeklinde yorumlayabiliriz. Genelde şiirlerin çoğu beşeri aşktan bahsetse de aslında insana duyduğumuz aşkın bile, bizi ehlileştiren sükunete erdiren ve sonunda Mevla'nın bizlere duyduğu eşsiz ve sonsuz sevgi ve bağışlama duygusuyla yüzleştiren bir yönü bulunmakta.

Yeni çalışmalarınız var mı nelerdir?

Yazmaya lise eğitimim sürecinde tam anlamıyla başlamıştım ve şimdiye kadar ciddi bir şiir arşivim oldu. Bu şiirlerimin bir kısmı da şimdi Bir Şiire Sarıçlır mı Hiç İnsan? isimli 2. şiir kitabımda yer alacak. Henüz editör sürecinde olan bu eserimin içerisinde yer alan şiirler de eminim okurlarımı Sözün Her Telinde yer alan şiirlerim kadar heyecanlandıracak. Ayrıca okulöncesi öğretmeni olduğum için bir yandan çocukların verdiği ilhamla kendi yazdığım çocuk şarkılarından oluşan bir arşivim bulunmakta. Ilerleyen süreçte bu şarkılarımı ve şu anda üzerinde çalışmakta olduğum hikayelerimi de düzene koyup minikler için harika eserler ortaya koymayı planlıyorum. Herşey adım adım. Umuyorum ki hayal ettiğimiz her şeyi en güzeliyle yaşabiliriz diyelim.

Hayatınızda “dönüm noktası” diyebileceğiniz dönemleri anlatabilir misiniz?

Öncelikle üniversiteye başlama ve eğitimim sonunda  atanıp mesleğime başlamam benim hayatımın dönüm noktaları oldu. Dışarıdan basit ve sıradan görünebilen bu süreçler kendimizi tanıma ve özgüven kazanma anlamında önemli bir aşama oluyor. Öncesinde kendimi bir yazar olarak öncesinde daha içine kapanık, sosyal ortamlardan hoşlanmayan sadece okulu ve evi arasında bir hayat yaşarken, attığım mesleki adımlarla ve yazdıklarımın da takdir görmesiyle kendini önemli ölçüde gerçekleştirmiş bir bireyim diyebilirim.

Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?

Yazmayı isteyen kıymetli dostlarıma tavsiyem, öncelikle okumayı ve incelemeyi çok sevmeleri. Bu kendi yazarken kullanacakları dili keşfetmelerinde önemli bir adım. Aynı zamanda okuyucuya hitap açısından doğal ve içten bir dil kullanarak okuyucuyla bütünleşmelerini önerebilirim. Ilk olarak satış kaygısı gütmeden yazdıklarının kalitesine odaklanmaları da bu anlamda önemli bir nokta. Yaptığınız yazdığınız kaliteli olursa zaten kendi yolunu bir şekilde çiziyor eseriniz.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Yazmak tutkusu insanı bir kere sarınca kolay kolay bırakılacağını asla düşünmüyorum. Ara verdiğimiz olur, yazmadığımız dönemler olur ama asla tam anlamıyla kalemi bıraktım diyemeyiz yazar olarak. O yuzden sağlığım ve kalemim el verdiğinde edebi anlamda hayatta kalmaya çalışacağıma okurlarıma söz verebilirim.

Söyleşimizi bitirmeden önce sizin eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Öncelikle ben de bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim. Okurlarıma şunu söylemek isterim seçecekleri kitaplarda popülariteye değil okudukları eserin kalitesine önem versinler. Bu gerçek yazarların değer görmelerini mutlaka sağlar. Ancak üne ve tanınmışlığa aldanırsak yazarı tanınmış ama kendisi sıradan ve kalitesiz eserlere denk gelebiliriz. Son olarak şiirle ve kitaplarla dost olalım diyorum efendim.

Çok keyifli bir röportaj oldu, bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.

Ben de teşekkür ederim.