Komşumuz Suriye’de gelişen olayların getirdiği kaotik ortamda, ülkemizin demokratik, laik, vatanı ve milletiyle bölünemez üniter yapısına yönelik saldırıların yoğunlaştığını gördüğünü ifade eden Dr. Arif Güvenir, “Kurtuluş Savaşının kazanılıp Sevr Antlaşmasını tarihin çöp sepetine atarak, Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu günden beri emperyal güçler, Türkleri Anadolu topraklarından çıkarıp Asya steplerine sürme planından hiç vaz geçmediler. Mustafa Kemalin Ölümü, İkinci Dünya Savaşının getirdiği ekonomik zorluklar,1950 Demokrat parti iktidarı ve NATO üyeliği sonrası dost ve müttefik görünümlü batı emperyalizmi yeni taktikler deneyerek emellerine ulaşmaya çalıştılar. 12 Eylül faşist askeri darbesini planlayarak, Atatürkçülük maskesini takıp, aydınlarımız bin bir türlü işkence ve baskılarla sindirilmeye çalışıldı. İşçi, köylü ve tüm emekçiler için Olağan koşullarda uygulanması mümkün olmayacak kadar sert tedbirleri içeren 24 Ocak Neo-Liberal ekonomik kararlarını açıkladılar. 24 Ocak kararları 12 Eylül faşist darbesi ve 1982 anayasası ile uygulama alanı bulabilmiştir. Bu kararlarla geleneksel devletçi politika terk edildi. 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesine karşı aydınlarımız büyük mücadele verdiler. Uğur Mumcu en sert tepki veren aydınlarımızdan biriydi” dedi.
12 Eylül Faşist Darbesiyle, Türk İslam sentezi üzerinden ılımlı İslam ve yeni Osmanlıcılık akımlarının desteklendiğini vurgulayan Güvenir, “Cemaat ve tarikatlara yol verilerek devletin stratejik kurumlarına sızmaları sağlandı. Kemalist Cumhuriyeti yıkmak için ellerinden geleni yaptılar. Türk aydınları kurulan bu tuzağı görerek, örgütlü mücadele kararı aldılar. 19 Mayıs 1989 yılında Prof. Dr. Muammer Aksoy’un öncülüğünde aralarında, Doç. Dr. Bahriye Üçok, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı gibi devrim ve demokrasi şehitlerimizin de bulunduğu elli Türk aydını tarafından ADD kuruldu. Aydınlarımız, bu gün yaşamış olduğumuz karanlık günleri önceden görerek, yapılacak çalışmalarla halkımızı uyarmak istediler. Milletimizi orta çağ karanlığına itmeye çalışan gerici unsurlar, derneğimizin kuruluşundan sekiz ay sonra kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy’u 31 Ocak 1990 yılında silahlı saldırı sonucu katlettiler. 7 Mart’ta Çetin Emeç, 6 Eylül’de Turan Dursun, 6 Ekim’de Doç. Dr. Bahriye Üçok’u katlettiler. 1990 yılı adeta aydın katliamı yılı olarak anılır oldu. Aydınlarımız o kadar baskı altındaydılar ki neredeyse nefes aldırmıyorlardı” diye konuştu.
Güvenir sözlerine şöyle devam etti: “Ancak Kalpaksız Kuvvayı Milliyeci Uğur Mumcu bu ortamda şöyle haykırıyordu.Ben Atatürkçüyüm. Ben, Cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım. Ben insan hakları savunucuyum. Ben, terörün karşısındayım. Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiç bir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır diyordu.
Ne acıdır ki 24 Ocak 1993'de Ankara'daki evinin önündeki aracına bindiği sırada önceden yerleştirilen bomba patlatılarak, bedeni parça parça edildi. Söylediği gibi her parçasından binlerce Uğur Mumcu doğdu. İşte bu katliamlar sonucunda Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü 24 Ocak ve Prof. Dr. Muammer Aksoy’un öldürüldüğü 31 Ocak tarihleri arası ‘’Adalet ve Demokrasi Haftası’’ olarak ilan edildi. Katiller hala durmak bilmiyorlardı. Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’da 21 Ekim 1999'da, Doc.Dr. Necip Hamlemitoğlu 18 Aralık 2002 yılında şehit edildi. Elbette ki bu cinayetlerin arkasında ülkemizi dönüştürüp, değiştirmeye çalışan emperyalist güçler vardı.”
CIA'in Türkiye ve Orta Doğu istasyon şefilerinden Graham Fuller'in yazdığı 80 sayfalık kitap ve Paul Henze’nin Beyaz Saraya gönderdiği rapor, Kemalist aydınların neden öldürüldüğünü açıklar gibiydi diyen Güvenir, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti adlı kitap üç saç ayağına dayanıyordu. Ülkemizin çıkarlarını emperyalizmin planlarına uygun olarak hareket etmekle sağlayamayız. Milletimizin azmi, kararlılığı ve inancına güvenerek, iç cephede birlik ve beraberliğimizi sağlayıp, emperyalizm ve maşalarına karşı top yekün mücadeleyle başarabiliriz. İnanıyoruz ki, Türk Milleti nasıl Sevr’i yırtıp attıysa, BOP’nin ülkemize yönelik planlarını da yırtıp atacak. Yeni Dünya düzeni kurulurken, Türkiye Cumhuriyeti de bu dünyada yerini alacaktır” şeklinde konuştu.