tinfishgaslamp.com abusidiqu.com lapalmroyalbeachhotel.com

bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 https://playdotjs.com/

whatsapp

UŞAK’TA 1 MAYIS’A KONUŞMA KRİZİ DAMGA VURDU

Manşet 02.05.2024 - 00:05, Güncelleme: 01.05.2024 - 18:53 1227+ kez okundu.
 

UŞAK’TA 1 MAYIS’A KONUŞMA KRİZİ DAMGA VURDU

CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde CHP’li Belediye Başkanı Özkan Yalım’a söz verilmesine rağmen, partisinin il başkanı ve kendisine söz verilmemesini protesto ederek alanı terk etti. Karaoba, mitinge katılan sendika temsilcilerinin yoğun ricasını kırmayarak miting alanına döndü ve kısa bir konuşma yaptı.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla kutlama yapmak isteyen sendikalar, işçi grupları ve siyasi parti temsilcileri Uşak eski Belediye Binası önünde toplanarak 15 Temmuz Şehitler Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na sloganlar atarak yürüdü. Alana girmek isteyen vatandaşlar üst aramasından geçirildikten sonra alanda kendileri için ayrılan yerleri aldı. Atatürk Anıtı önüne gelen CHP’li Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım alanı dolduran sendika temsilcileri ve işçilerle ayaküzeri sohbet ederek, partisinin bulunduğu alanda yerini aldı. Ardından alana eşi Aynur Karaoba ile birlikte gelen CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, işçilerin yoğun ilgisi ile karşılandı. Çalınan müzik eşliğinde neşeli başlayan kutlama programında sıra konuşmalara gelince, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü tertip komitesi, CHP’li Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım’a söz verdi. Yalım, “Bugün 1 Mayıs olduğu halde işyerlerinde çalışan emek veren işçi kardeşlerimizin aynı şekilde işverenlerinde, bunun yanında sizlere daha iyi hizmet verebilmek adına 1 Mayıs olduğu halde belediyede çalışan işçilerimiz görev başındadır. Emek veren ve alın teri döken tüm işçi kardeşlerimizin 1 Mayıs gününü kutluyorum. 1 Mayıs’ı kutlarken, şunu unutmayacağız. İşverenlerimizin işçi arkadaşlarımızın alın teri döken arkadaşlarımızın ilk önce alın terlerinin karşılığını vermek yolunda elimizden geleni yapacağız” dedi. KONUŞMA KRİZİ ÇIKTI CHP’li Belediye Başkanı Özkan Yalım’ın konuşmasının ardından CHP İl Başkanı Sevinç Yazgan ve kendisine söz hakkı verilmeyen CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, duruma sinirlenerek kürsüden indi ve alanı terk etti. Karaoba, “Burası işçi mitingi, burada işçiler konuşur. İşçiler haklarını arar, kendilerini burada ifade eder. Eğer benim Genel Başkanım Özgür Özel İstanbul’da konuşuyorsa, burada da kürsüye çıkan İl Başkanım konuşturulacak. Biz burada süs değiliz. Bu toplumda birinci partiyiz. Burada temsiliyette İl Başkanınındır. İlla ben konuşacağım diye bir şey. Benim iki kelam etmemle bir şey değişmez. 1 Mayıs hiç kimsenin tekelinde olan bir şey değil. Yaşasın 1 Mayıs. Bugün Genel Başkanlığımız 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için karar almıştır. Saraçhane’de biraraya gelen yüz binler Taksim’e çıkamasa bile hedefe ulaşmayı sağlamıştır. Genel Başkanımız bunun duyarlılığını yakalamışken, biz burada bunu yakalayamıyorsak, sadece burada bize hizmet ediyor diye bir kişiyi konuşturuyorsanız ben bunu kınıyorum. Burada ya işçiler ya da konuşturuyorsanız tüm siyasi partiler konuşur. Ekmeğin siyaseti olmaz. Bu kadar” diyerek sitemini dile getirdi. Alanı terk etmeye hazırlanan CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba’nın etrafını saran sendika temsilcilerinin özür dileyerek yoğun ricalarını kırmayan Karaoba, yeniden miting alanına döndü. Kürsüye çıkmamakta kararlı olan Karaoba, bazı sendika başkanlarının ricası üzerine kürsüye çıkarak miting alanını dolduran kalabalığa seslendi. CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, “Akın var akın, güneşe akın. Güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın. Alın terini sofraya sunan değerli yoldaşlarım bugün taksime çıkmaya çalışan Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başta olmak üzere etten duvar örerek engel olan Ak Parti iktidarını devirmeye var mısınız? Bugün etten duvar örenler, işçinin emekçinin, köylünün, devrimcinin yüreğindeki barikatları kırabilirler mi? Ben şuna inanıyorum; birlik olursak dimdik olursak sarıklı olmayan sendikaları koyarsak mutlaka iktidar oluruz. Ekmeğin siyasetini yapanlara buradan sesleniyorum. 31 Mart’ta tokat yiyenler 2028’de bu halktan yumruk yiyecekler. Bugün ben burada konuşmayacaktım. Sendikaların bir özelliği vardır. Burada siyaset yapılmaz. Bugün işçilerin günüdür. Emekçilerin günüdür. Ancak bir kişi konuşursa herkes konuşmalıdır. Tüm siyasi partilere konuşma hakkı verilmelidir. Herkes işçinin yanında ama çıkıp burada gerçek duygularını paylaşmak zorundadırlar. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak kendini katıksız devrimci olarak tanımlayan bir insan olarak her zaman işçinin yanındayım. İşçi mücadelelerinin her zaman yanında olmaktan mutluluk duyuyorum. Programa engel olmamak için çok uzatmayacağım. 1977 devrim şehitlerini rahmetle anarken her yer Taksim her yer direniş diyorum” diye konuştu. KESK Uşak Şubeler Platformu Sözcüsü Deniz Ertunç, “Dostlar, dünyada ve ülkemizde kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturası her geçen gün büyüyor. Her baktığı yerde doların yeşilini, petrolün siyahını gören kapitalist barbarlık çarklarını milyonlarca işçiyi, emekçiyi her gün daha fazla sömürerek döndürmeye devam ediyor. Savaş ve çatışmalarla, nükleer santrallerle, siyanürlü maden aramalarıyla atmosfere, toprağa saldığı zehirli gazlarla, atıklarla doğamızı mahvediyor. İster mavi yakalı olalım ister beyaz yakalı. İster asgari ücretli olalım ister emekli. İster küçük esnaf olalım ister çiftçi. İster atık kâğıt işçisi olalım ister en temel hakkı olan barınma hakkı yok sayılan, “yurtsuz” bırakılan üniversite öğrencisi. Hiç fark etmiyor. Her krizin faturası bizlere kesiliyor. Her sabah yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz. Geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyona dayandı.  Çalışma çağında olan her dört kişiden biri işsiz. Her üç kadından biri işsiz. Her 3 çalışandan biri kayıt dışı çalıştırılıyor. Çocuklarımızın geleceği MESEM ve CEDES projeleri ile karartılıyor. Bu ülkede her beş çocuktan biri daha hayatının ilkbaharında işçi olarak çalışıyor” dedi. Çalışma yaşamının güvencesiz onlarca istihdam türü ile parça parça edildiğine dikkat çeken Ertunç, “Geçtiğimiz genel seçim öncesi söz vermelerine rağmen kaldırılmayan mülakat sistemi ile torpilin kapısı sonuna kadar açılıyor, liyakat yok sayılıyor. Her gün ortalama beş canımız işçi cinayetleri ile aramızdan koparılıyor. Maliyet gerekçesi ile alınmayan önlemler ve yapılmayan denetimler nedeni ile ülkemizin işçi cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olma tablosu değişmiyor. Sendikal hak ve özgürlüklerimiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız bir yana en temel insan haklarımız bile ayaklar altına alınıyor. Dostlar,  yıllardır hayata geçirilen IMF’siz IMF programı ile hepimize çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet dayatıyorlar. Ülkemiz “Asgari Ücretliler Ülkesi” ne dönüştürüldü. Emeğin milli gelirden aldığı pay son yirmi yılın en düşük noktasına indi. Açlık sınırı 24 bin TL’yi yoksulluk sınırı 65 bin TL’yi aştı. Buna karşın her iki emekliden biri 10 bin TL aylıkla, 10 milyon asgari ücretli 17 bin TL ile yaşam savaşı veriyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmıyor. Gelir adaletsizliği uçurumu gittikçe büyüyor. Toplumun en zengin yüzde 1’i toplam servetin yüzde 40’ını elinde tutuyor. %99’u olarak bizler ise geriye kalan yüzde 60’ı paylaşıyoruz. Bizler hakkımızı aramayalım, birlik olmayalım diye her yolu mubah görüyorlar. İnancımızdan dilimize, siyasi düşüncemizden cinsiyetimize her alanda ayrımcılığı kışkırtıyor. Bizi karşı karşıya getirmeye, bölmeye hatta düşmanlaştırmaya çalışıyorlar.  Bugün karşımızdaki tabloda bir tarafta karın tokluğuna çalışan milyonlar var. Diğer tarafta faizden, ranttan, hazine garantili ihalelerden semirenler. Bir tarafta her dördünden biri yatağa aç giren, bir öğün yemekleri tasarruf diye kesilen çocuklarımız var. Diğer tarafta yurt dışında yat kulübünde yediği ıstakoz yemeğini sosyal medya hesabından paylaşanlar…Meclis bahçesinde kebap partisi verenler. Dostlar, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, Haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı, Her seferinde bizim değil,  sermayenin, patronların yüzünü güldüren Bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil. Bu düzene artık yeter diyoruz” diye konuştu. KESK Uşak Şubeler Platformu Sözcüsü Deniz Ertunç, konuşmasını şu şekilde devam etti: “Her fırsatta eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı davranan laiklik, bilimsellik ve kamusallık ilkelerini ortadan kaldıran, Tarikat ve cemaatler ile eğitim alanını kuşatan, ÇEDES gibi projelerle dindar ve kindar nesil hedefi için Anayasa ve yargı kararlarına meydan okuyan, Çocuğun üstün yararını gözetmeyen bir iktidarın yeni bir müfredat programı hazırlama ehliyeti ve meşruiyeti yoktur diyoruz! Bizler; Emeğin sömürülmediği, %1’in değil,  %99’un mutlu yaşadığı, Herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu, Ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, Sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, Çocuklarımızın okula aç gitmediği, laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılmadığı bir ülke istiyoruz. Bizler; Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı haksızlığa uğramadığı, Düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin cezalandırılmadığı, Kadınlara yönelik cinayet, şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, İstanbul Sözleşmesinin feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı, Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu bir ülke istiyoruz.. Dostlar; bunun yolu hep birlikte mücadele etmekten geçiyor. Unutmayalım ki tarihin sayfaları omuz omuza verdiğimizde karşımızdaki engelleri kumdan kalelere dönüştürdüğümüz sayısız örnekle doludur. Bozuk düzenin çarkları ile ezilen milyonlar olarak en son 31 Mart seçimlerine bizi yok sayamazsınız, biz buradayız diyerek damgamızı vurduk. Önümüzde yine çok zorlu bir süreç var. Ama emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı yine bizleriz. Emeğin birliği, halkların kardeşliği için, Bilimden yana, aydınlık bir gelecek için umut yine bizleriz. Yeter ki dünyanın en büyük korosu, emeğin çok sesli korosu olarak bizi bölmeyi, parçalamayı hedef alan oyunları boşa çıkaralım. Yeter ki, yaşadığımız bu güzelim ülkeye özlenen baharı, beklenen aydınlığı getirmek için birlikte mücadele edelim. Yeter ki gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülke için omuz omuza verelim.”    
CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde CHP’li Belediye Başkanı Özkan Yalım’a söz verilmesine rağmen, partisinin il başkanı ve kendisine söz verilmemesini protesto ederek alanı terk etti. Karaoba, mitinge katılan sendika temsilcilerinin yoğun ricasını kırmayarak miting alanına döndü ve kısa bir konuşma yaptı.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla kutlama yapmak isteyen sendikalar, işçi grupları ve siyasi parti temsilcileri Uşak eski Belediye Binası önünde toplanarak 15 Temmuz Şehitler Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na sloganlar atarak yürüdü. Alana girmek isteyen vatandaşlar üst aramasından geçirildikten sonra alanda kendileri için ayrılan yerleri aldı. Atatürk Anıtı önüne gelen CHP’li Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım alanı dolduran sendika temsilcileri ve işçilerle ayaküzeri sohbet ederek, partisinin bulunduğu alanda yerini aldı. Ardından alana eşi Aynur Karaoba ile birlikte gelen CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, işçilerin yoğun ilgisi ile karşılandı. Çalınan müzik eşliğinde neşeli başlayan kutlama programında sıra konuşmalara gelince, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü tertip komitesi, CHP’li Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım’a söz verdi. Yalım, “Bugün 1 Mayıs olduğu halde işyerlerinde çalışan emek veren işçi kardeşlerimizin aynı şekilde işverenlerinde, bunun yanında sizlere daha iyi hizmet verebilmek adına 1 Mayıs olduğu halde belediyede çalışan işçilerimiz görev başındadır. Emek veren ve alın teri döken tüm işçi kardeşlerimizin 1 Mayıs gününü kutluyorum. 1 Mayıs’ı kutlarken, şunu unutmayacağız. İşverenlerimizin işçi arkadaşlarımızın alın teri döken arkadaşlarımızın ilk önce alın terlerinin karşılığını vermek yolunda elimizden geleni yapacağız” dedi.

KONUŞMA KRİZİ ÇIKTI

CHP’li Belediye Başkanı Özkan Yalım’ın konuşmasının ardından CHP İl Başkanı Sevinç Yazgan ve kendisine söz hakkı verilmeyen CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, duruma sinirlenerek kürsüden indi ve alanı terk etti. Karaoba, “Burası işçi mitingi, burada işçiler konuşur. İşçiler haklarını arar, kendilerini burada ifade eder. Eğer benim Genel Başkanım Özgür Özel İstanbul’da konuşuyorsa, burada da kürsüye çıkan İl Başkanım konuşturulacak. Biz burada süs değiliz. Bu toplumda birinci partiyiz. Burada temsiliyette İl Başkanınındır. İlla ben konuşacağım diye bir şey. Benim iki kelam etmemle bir şey değişmez. 1 Mayıs hiç kimsenin tekelinde olan bir şey değil. Yaşasın 1 Mayıs. Bugün Genel Başkanlığımız 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için karar almıştır. Saraçhane’de biraraya gelen yüz binler Taksim’e çıkamasa bile hedefe ulaşmayı sağlamıştır. Genel Başkanımız bunun duyarlılığını yakalamışken, biz burada bunu yakalayamıyorsak, sadece burada bize hizmet ediyor diye bir kişiyi konuşturuyorsanız ben bunu kınıyorum. Burada ya işçiler ya da konuşturuyorsanız tüm siyasi partiler konuşur. Ekmeğin siyaseti olmaz. Bu kadar” diyerek sitemini dile getirdi.

Alanı terk etmeye hazırlanan CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba’nın etrafını saran sendika temsilcilerinin özür dileyerek yoğun ricalarını kırmayan Karaoba, yeniden miting alanına döndü. Kürsüye çıkmamakta kararlı olan Karaoba, bazı sendika başkanlarının ricası üzerine kürsüye çıkarak miting alanını dolduran kalabalığa seslendi. CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, “Akın var akın, güneşe akın. Güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın. Alın terini sofraya sunan değerli yoldaşlarım bugün taksime çıkmaya çalışan Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başta olmak üzere etten duvar örerek engel olan Ak Parti iktidarını devirmeye var mısınız? Bugün etten duvar örenler, işçinin emekçinin, köylünün, devrimcinin yüreğindeki barikatları kırabilirler mi? Ben şuna inanıyorum; birlik olursak dimdik olursak sarıklı olmayan sendikaları koyarsak mutlaka iktidar oluruz. Ekmeğin siyasetini yapanlara buradan sesleniyorum. 31 Mart’ta tokat yiyenler 2028’de bu halktan yumruk yiyecekler. Bugün ben burada konuşmayacaktım. Sendikaların bir özelliği vardır. Burada siyaset yapılmaz. Bugün işçilerin günüdür. Emekçilerin günüdür. Ancak bir kişi konuşursa herkes konuşmalıdır. Tüm siyasi partilere konuşma hakkı verilmelidir. Herkes işçinin yanında ama çıkıp burada gerçek duygularını paylaşmak zorundadırlar. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak kendini katıksız devrimci olarak tanımlayan bir insan olarak her zaman işçinin yanındayım. İşçi mücadelelerinin her zaman yanında olmaktan mutluluk duyuyorum. Programa engel olmamak için çok uzatmayacağım. 1977 devrim şehitlerini rahmetle anarken her yer Taksim her yer direniş diyorum” diye konuştu.

KESK Uşak Şubeler Platformu Sözcüsü Deniz Ertunç, “Dostlar, dünyada ve ülkemizde kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturası her geçen gün büyüyor. Her baktığı yerde doların yeşilini, petrolün siyahını gören kapitalist barbarlık çarklarını milyonlarca işçiyi, emekçiyi her gün daha fazla sömürerek döndürmeye devam ediyor. Savaş ve çatışmalarla, nükleer santrallerle, siyanürlü maden aramalarıyla atmosfere, toprağa saldığı zehirli gazlarla, atıklarla doğamızı mahvediyor. İster mavi yakalı olalım ister beyaz yakalı. İster asgari ücretli olalım ister emekli. İster küçük esnaf olalım ister çiftçi. İster atık kâğıt işçisi olalım ister en temel hakkı olan barınma hakkı yok sayılan, “yurtsuz” bırakılan üniversite öğrencisi. Hiç fark etmiyor. Her krizin faturası bizlere kesiliyor. Her sabah yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz. Geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyona dayandı.  Çalışma çağında olan her dört kişiden biri işsiz. Her üç kadından biri işsiz. Her 3 çalışandan biri kayıt dışı çalıştırılıyor. Çocuklarımızın geleceği MESEM ve CEDES projeleri ile karartılıyor. Bu ülkede her beş çocuktan biri daha hayatının ilkbaharında işçi olarak çalışıyor” dedi.

Çalışma yaşamının güvencesiz onlarca istihdam türü ile parça parça edildiğine dikkat çeken Ertunç, “Geçtiğimiz genel seçim öncesi söz vermelerine rağmen kaldırılmayan mülakat sistemi ile torpilin kapısı sonuna kadar açılıyor, liyakat yok sayılıyor. Her gün ortalama beş canımız işçi cinayetleri ile aramızdan koparılıyor. Maliyet gerekçesi ile alınmayan önlemler ve yapılmayan denetimler nedeni ile ülkemizin işçi cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olma tablosu değişmiyor. Sendikal hak ve özgürlüklerimiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız bir yana en temel insan haklarımız bile ayaklar altına alınıyor. Dostlar,  yıllardır hayata geçirilen IMF’siz IMF programı ile hepimize çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet dayatıyorlar. Ülkemiz “Asgari Ücretliler Ülkesi” ne dönüştürüldü. Emeğin milli gelirden aldığı pay son yirmi yılın en düşük noktasına indi. Açlık sınırı 24 bin TL’yi yoksulluk sınırı 65 bin TL’yi aştı. Buna karşın her iki emekliden biri 10 bin TL aylıkla, 10 milyon asgari ücretli 17 bin TL ile yaşam savaşı veriyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmıyor. Gelir adaletsizliği uçurumu gittikçe büyüyor. Toplumun en zengin yüzde 1’i toplam servetin yüzde 40’ını elinde tutuyor. %99’u olarak bizler ise geriye kalan yüzde 60’ı paylaşıyoruz. Bizler hakkımızı aramayalım, birlik olmayalım diye her yolu mubah görüyorlar. İnancımızdan dilimize, siyasi düşüncemizden cinsiyetimize her alanda ayrımcılığı kışkırtıyor. Bizi karşı karşıya getirmeye, bölmeye hatta düşmanlaştırmaya çalışıyorlar. 

Bugün karşımızdaki tabloda bir tarafta karın tokluğuna çalışan milyonlar var. Diğer tarafta faizden, ranttan, hazine garantili ihalelerden semirenler. Bir tarafta her dördünden biri yatağa aç giren, bir öğün yemekleri tasarruf diye kesilen çocuklarımız var. Diğer tarafta yurt dışında yat kulübünde yediği ıstakoz yemeğini sosyal medya hesabından paylaşanlar…Meclis bahçesinde kebap partisi verenler. Dostlar, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, Haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı, Her seferinde bizim değil,  sermayenin, patronların yüzünü güldüren Bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil.

Bu düzene artık yeter diyoruz” diye konuştu.

KESK Uşak Şubeler Platformu Sözcüsü Deniz Ertunç, konuşmasını şu şekilde devam etti:

“Her fırsatta eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı davranan laiklik, bilimsellik ve kamusallık ilkelerini ortadan kaldıran, Tarikat ve cemaatler ile eğitim alanını kuşatan, ÇEDES gibi projelerle dindar ve kindar nesil hedefi için Anayasa ve yargı kararlarına meydan okuyan, Çocuğun üstün yararını gözetmeyen bir iktidarın yeni bir müfredat programı hazırlama ehliyeti ve meşruiyeti yoktur diyoruz! Bizler; Emeğin sömürülmediği, %1’in değil,  %99’un mutlu yaşadığı, Herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu, Ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, Sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, Çocuklarımızın okula aç gitmediği, laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılmadığı bir ülke istiyoruz. Bizler; Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı haksızlığa uğramadığı, Düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin cezalandırılmadığı, Kadınlara yönelik cinayet, şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, İstanbul Sözleşmesinin feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı, Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu bir ülke istiyoruz..

Dostlar; bunun yolu hep birlikte mücadele etmekten geçiyor. Unutmayalım ki tarihin sayfaları omuz omuza verdiğimizde karşımızdaki engelleri kumdan kalelere dönüştürdüğümüz sayısız örnekle doludur. Bozuk düzenin çarkları ile ezilen milyonlar olarak en son 31 Mart seçimlerine bizi yok sayamazsınız, biz buradayız diyerek damgamızı vurduk. Önümüzde yine çok zorlu bir süreç var. Ama emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı yine bizleriz. Emeğin birliği, halkların kardeşliği için, Bilimden yana, aydınlık bir gelecek için umut yine bizleriz. Yeter ki dünyanın en büyük korosu, emeğin çok sesli korosu olarak bizi bölmeyi, parçalamayı hedef alan oyunları boşa çıkaralım. Yeter ki, yaşadığımız bu güzelim ülkeye özlenen baharı, beklenen aydınlığı getirmek için birlikte mücadele edelim. Yeter ki gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülke için omuz omuza verelim.”

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve usakhabergazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.