Muhabir: Uşak Haber Gazetesi
KİŞİSEL VERİLER İÇİN YASALAR YETERLİMİ
Avrupa Birliği, internette kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliğine yönelik geniş kapsamlı hukuki düzenlemeleri önümüzdeki ay yürürlüğe sokuyor.
Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) halk arasındaki yaygın inanışa göre, Silikon Vadisi’ndeki teknoloji devlerinin internet ortamında özel hayatın gizliliğine riayet etmeleri ancak hukuki bir düzenlemeyle mümkün görünüyor. Buna karşılık, anılan düzenlemeler, internet dünyasına öncülük eden Facebook ve Google’ın hakimiyetini güçlendirmelerine hizmet etmekten öteye geçemiyor.
Bu bağlamda, önümüzdeki ay Avrupa Birliği’nde (AB) yürürlüğe girecek olan kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliğine yönelik geniş kapsamlı hukuki düzenlemeler göze çarpıyor. Kişisel verilerin işlenmesi halinde, teknoloji şirketlerine, ilgili kişilerin rızalarını alma zorunluluğu getiren kurallar, esasen Facebook ve Google’ın elini güçlendirebilir. Zira söz konusu kişisel veriler olduğunda, tedbirli tüketiciler henüz tanınırlığı olmayan yeni girişimlere nazaran bilinen isimlere daha çok güvenmeye eğilim gösteriyor. Ayrıca anılan düzenlemeler, yeterli kaynaklara sahip olmayan yeni girişimleri, büyük şirketlerle rekabet etmekten caydırıyor.
İnternette özel hayatın gizliliğine ilişkin geçmiş yıllardaki hukuki girişimler de büyük teknoloji şirketlerinin gücünü azaltmakta başarılı olamadı ve netice olarak onlara zarar vermek bir yana, nemalanmalarına sebep oldu. Özel hayatın gizliliğine ilişkin kuralların rekabetin işleyişi üzerindeki etkilerine bakıldığında, hukuki düzenlemelerin daha çok görevlilere yardımcı olduğu görülüyor. Bu bağlamda, özel hayatın gizliliğine ilişkin kuralların rekabetçilik karşıtı etkilerinin olduğu gözlemleniyor. Zira kişisel verilerin işlenmesine ilişkin kullanıcılardan alınması gereken rıza, köklü şirketlere kıyasen genç girişimcilere daha pahalıya mal oluyor.
Yine de Facebook ve Google’ın bu kurallar silsilesine binaen gücüne güç katması uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Nitekim Silikon Vadisi şirketleri aylardır kişisel verileri toplama ve işleme yöntemlerine ilişkin inceleniyor. Geçtiğimiz günlerde Cambridge Analytica adlı siyasi araştırma şirketinin yaklaşık 87 milyon Facebook kullanıcısının rızaları olmaksızın topladığı kişisel verilerin, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyasında kullanıldığı ortaya çıktı. Cambridge Analytica skandalı olarak gündeme damgasını vuran olay, Facebook’u ciddi ölçüde sarstı. Şirketin kurucusu Mark Zuckerberg’i ABD Kongresi önünde ifade vermeye kadar götüren skandal neticesinde, Zuckerberg milyonlarca kullanıcısının kişisel verilerini layığıyla koruyamadığı için özür diledi.
Google da YouTube üzerinden sunmakta olduğu video barındırma hizmetine ilişkin benzer sorunlarla mücadele ediyor. Arama motoru devinin -daha fazla olmasa da- en az Facebook kadar dayanıklı bir veri toplama mekanizması olduğuna inanılıyor. Buna karşılık Google, özellikle veri koruma otoritelerinin bu inancını savuşturmaya çalışıyor. Bu gelişmeler üzerine Arjantin ve Brezilya gibi ülkeler de hedefli reklamlar için, Facebook gibi ortamların kullanıcı veri tabanlarını kullanan şirketleri dikkate alarak, Avrupa tarzında özel hayatın gizliliğine ilişkin kuralları araştırıyor. Benzer şekilde ABD’deki kanun koyucular da Zuckerberg’in ifadesi üzerine, Silikon Vadisi’ne yönelik hukuki düzenleme yapma konusuna daha ılımlı yaklaşıyor.
Buna karşılık, özel hayatın gizliliğiyle ilgili geçmişteki hukuki düzenlemeler, teknoloji şirketlerinin gücünü azaltmaya yönelik kayda değer ilerleme sağlayamadı. Gerçekten de Facebook, Google ve diğer şirketlerin gücünü test etme girişimleri akabinde Avrupa’da meydana gelen gelişmeler bu tespiti doğruluyor. AB’nin en yüksek mahkemesi olan Avrupa Birliği Adalet Divanı, insanların internet ortamında “unutulma hakkı”na sahip olduğuna karar verdi. Buna göre, kişilerin Google ve diğer arama motorlarına, arama sonuçlarından ilgili bağlantıların kısmen kaldırılması talebinde bulunmaları mümkün hale geldi. Anılan kararın verildiği günden bu yana Google, Avrupa’da hangi bilginin internet ortamında tutulacağına karar veren mercii pozisyonunu korumaya devam ediyor. Zira her bir talebi değerlendirme ve karara bağlama görevini, “unutulma hakkı”nın yükümlüsü olarak Google yerine getiriyor.
Yorumlar