Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr. Murat Öntuğ, 'Eski Tabakhane Caminin yıkımı sırasında Ahilik şecerenamesine ilişkin pek çok eski belge bulduk. 2018 yılında Türk Tarih Kurumu'nda yeni bulunan en kapsamlı Ahilik şeceresi olarak gündeme geldi bu çalışmalarımız. Bu şecerenameler Ahiliğin çok köklü olduğu yerlere veriliyor, sanayinin Uşak'ta ne kadar derin köklere dayandığını gösteriyor' dedi
Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr. Murat Öntuğ Hocamızla gerçekleştirdiğimiz konuşmayı istifadenize sunuyoruz. ' Uşak'ın tanıtımına gelişimine, kültürel seviyesinin yükselmesine katkı sağlayan ve şehir hakkında söyleyecek sözü olanlara imkan sağlayan böyle bir programı hazırladığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.
1971 yılında Balıkesir'de doğdum. İlk ve orta öğrenimimi burada bitirdim. Üniversiteyi Konya'da Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde tamamladım.
Balıkesir üniversitesinde araştırma görevlisi olarak akademik alana adım attım. Bir yıl Balıkesir'de görev yaptıktan sonra 1995te Uşak'a geldim. O gün bu gündür 25 yıldır Uşak'tayım, Uşak Üniversitesinde çalışıyorum, bir bakıma Uşaklı olduk sayılır. Şehre bilimsel ve kültürel sosyal anlamında katkı sağlamak üzere pek çok görev aldım, sivil toplum kuruluşlarında başkanlık yaptım. Hazırladığımız AB projeleriyle üniversitemize, belediyemize, valiliğimize katkıda bulunduk, Uşak'ı tanıtma fırsatı bulduk. Uşak'ın pek çok köy ve kasabasını gezdik. Çalıştığımız alan gereği bilgi ve belgeleri gittiğimiz yerlerde yaşayan insanlarla yaptığımız görüşmelerde, saha çalışmalarıyla derledik, yoğun bir şekilde çalıştık, sadece belgelere bakarak değil, sahayı da gezerek tarihi kalıntıları inceleyerek ve şehrin mimarisini oraları bilen insanlardan dinledik. Yaptığımız bu çalışmaları zaman içinde, peyderpey yazıp makalelere dönüştürdük, seminer, sempozyum ve konferanslarda sunma fırsatımız oldu. Bir bakımı tarihi ve kültürel envanterini çıkardığımız bu çalışmalara dayanarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı çok güzel bir proje var, bizzat haritasını kendimizin çizdiği, Uşak'ın gelişiminin görüldüğü, 81 il için yapılan haritanın oluşturulmasında Uşak ili için görev aldım. Bu çalışmada Uşak'ı ben kaleme aldım. Bu çalışmayla Uşak'ın hak ettiği yerde olmasına katkı sağlayacağız inşallah. Görev açısından benim hayatım Uşak'ta geçti. O kadar Uşaklı olduk ki artık hanımla birlikte, kendi yiyeceğimiz tarhana ve erişteyi kendimiz yapıyoruz.
Evet, Hocam sizi kendi dilinizden, kendi bakış açınızdan bir kez daha dinlemiş olduk.
Programımızda genellikle misafirlerimize yönelttiğimiz 7-8 soruyu bu kez farklı olarak size yöneltmeyeceğiz. Yaşadığımız şehirle ilgili olarak, bir hafta sonu sohbeti kıvamında sizlerden Uşak'ı dinlemek istiyoruz. Bilindiği gibi tarihi milattan önceki yıllara dayanan ve pek çok medeniyete, kültüre ev sahipliği yapmış olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Bizlere dünden bugüne Uşak'ı çok da bilinmeyen yönleriyle anlatmanızı istiyoruz. Evet, hocam, dilerseniz Uşak'ta tarih alanında yaptığınız araştırmalardan, Uşak'tan bahsedelim.
Tabii, memnuniyetle. Bizleri yetiştiren kıymetli hocalarımızın bir sözü bir tavsiyesi vardı. Bizlere söyledikleri 'tarihçi misyonunuza ve yaşadığınız şehrin yapısına ortaya çıkaracak tarihi-kültürel çalışmalara yönelin, bu konuda çalışmalar yapın' tavsiyesi hala zihnimdedir. Bu tavsiyeye uygun çalışmalar bazında ilk ciddi makalem Uşak ile ilgiliydi. Uşak'ın kültürel değerleri olarak medreseler, mektepler, eğitim kurumları, camiler zaviyeler ve tekkelerle ilgili konsepte yoğunlaştım. Vakıflarla ilgili de çok çalışmam bulunuyor.
Bu çalışmalar sırasında Uşak ile ilgili çok şey öğrendik. Burası şu anda programı gerçekleştirdiğimiz yer eski tabakhane alanı. Aybey Mahallesi'nden geçip gelen, yol seviyesinin dört-beş metre altında bulunan 'Dokuzsele Çayı' kenarında kümelenen tabak esnafı selelerle derede derileri yıkadıkları için böyle bir isim almıştır. Hep deri ile alakalı işletmeler, derici esnafı bu dere boyunca yoğunlaşmıştır.
Yaptığım çalışmalarla tabir yerindeyse şehri avucumun içi gibi bilir hale geldim. Bir makalemde bahsetmiştim, Uşak'ın en büyük şanssızlığı yeni şehrin eski şehir üzerine bina edilmiş olmasıdır. Şehrimiz Aybey tepesinde bulunan kale şehirden büyüyüp gelişmiştir, nehrin iki yanına yayılmıştır. Uzunca bir dönem, hep eski mahallelerin üzerine yenilerini yapmışız. Eskileri yıkmışız. Ondan sonra da süreç değişmemiş, yangınlar, depremler, doğal afetler. Şehrin yeniden inşasında modern teknikler kullanılmamış. Kent başka bir yere kurulmamış, halbuki yeni alanlar oluşturulabilir, tarihi doku muhafaza edilebilirdi, bunu başaran kentler var.
Burmalı Cami'nin olduğu yer, 1970li yıllarda meşhur sel baskının olduğu yer. Bu konuda yapılmış birkaç çalışma da var. Benim eski tabak ustalarıyla yaptığım çalışmalar var biliyorsunuz. Çok eskiden beri deri ustalarına baktığınızda 150-200 yıldır bu işle uğraşan aileler var. Bu mesleğin kadim kökleri var. Ahi Evran dediğimiz kişi, kurucusu muhterem zatın mesleği de debbağlıktır. Yaptığımız çalışmalar sırasında bilgi ve belge sahibi pek çok insan bize ulaştı. Esnafın yaşantısının anayasası Ahilik kültürünün yeniden ortaya konulması için Ahilik Ansiklopedisinin 150'ye yakın maddesini kaleme aldım. Ahiliğin adap, erkan ve ahiliğin yerleştiği alanlara varıncaya kadar, Uşak'tan da 9-10 madde girişi yaptım.
Uşak'ta eski Tabakhane Caminin yıkımı sırasında ahşap zemin altında pek çok eski belge bulduk. O belgeler benim elime geçti. Ahilik şecerenamesine ilişkin belgelerdi bunlar. 2018 yılında Türk Tarih Kurumunda yeni bulunan en kapsamlı Ahilik şeceresi olarak gündeme geldi bu çalışmalarımız. Bu belgeler sanayinin kökleşmesinde ve gelişmesinde ahiliğin ne kadar önemli bir değer olduğunu gösteriyor. Bu şecerenamelere Ahiliğin çok köklü olduğu yerlere veriliyor, bir o kadar da önemli olan tabiî ki Uşak'ta ahilik şeceresinin birisinin de bizde çıkmış olmasıdır.
Medreseler, camiler, tekkeler ve mescitler boyutu var bir de… Uşak'ta Bektaşilik, sünni tekkeler var. Niyazi Mısri, Kurt Baba, Hacım Sultan… Uşak tarihini çalışırken üzülerek söylemek isterim ki Uşak'ın tarihi havzasını oluşturamadık. Uşak'ın çehresi çok müdahale edildi, bugünkü askeri gazinonun Has Bahçenin bulunduğu yer, arkası adliye, belediyenin hükümet konağının yeri gibi temel yapılar buralardaydı. Bunlar başka yerlere taşınınca tabiî ki buralarda yapılan törenleri, yürüyüş ve bayram etkinliklerinin güzergahını da değiştirdi. Bir bakımı kentin sosyal yapısı kaydı.
Kent merkezi mezarlıklarla doluydu. Her ne kadar Kula için de söylense Uşak yanık kent olarak bilinirdi ve Cumhuriyet sonrası Uşak'ın içinde kalan mezarlıkları dışarı çıkarmak üzere çalışmalar yapılmış. Dönemin belediye başkanı yanık kenti ihya etmek imar etmek ve mezarları şehrin dışına çıkarmak gibi bir çalışma içinde bulunuyor. Külliye dediğimiz bazı yapılar içinde elbette mezarlıklar da bulunuyor. Bugün bunu tam gösteren bir yapı olarak Boduroğlu cami korunabilmiş bir yapı, hem haziresi hem camisi, çeşmesi şadırvanı, mezarlığı vardır. Medrese olarak kullanılan odalar bunlar tabi günümüze intikal etmemiş… Bekir Bodur ağabey sağ olsun oranın planını çizdi. Cami, çeşme ve diğer müştemilatın planını çizdi. Orada medrese odaları da vardı. Eğitim gördükleri bir bina vardı. Şadırvan ve çeşme vardı.
Boduroğlu vakfiyesi benim ilk çalışmalarım arasında yer alır. Uşak'ın çok eski ve zengin muhafazakar ailesidir Boduroğlu. Bekir Beyin ailesine kalmış bu vakfiyeden, 18. yüzyıla ait bilgiler buradan elde ettiğimiz verilere dayanır. Testiciler, bakırcılar çarşısı, pekmez handan bahsedilir, o vakfiyeyi tarif ederken. Oradaki vakıfta yer alan bilgiler, vakfiyeleri ve çevresini bilmemiz açısından çok önemlidir.
Sizlere Uşak'ı anlatmak isterim, Uşak'ta da diğer Osmanlı şehirlerinde olduğu gibi çarşı her şeyin merkezidir. Ulu Cami gibi yapıların etrafında esnaflar… Çoğu kimse İsmet Paşa Caddesi olarak bilmez, mecburiyet caddesi olarak bildiğimiz güzergah ve tarihi garımız, istasyon binası… Hızlı fakat çarpık bir kentleşmeyle bugünkü stadyumun olduğu yer. Tombay Dede Mezarlığı, mezar alanlarının dışarı çıkarılması, 1960'tan sonra stadyum kavşağı etrafında gelişmeye başlıyor, buraya valilik binası, kütüphane binası ve diğer kamu binaları yapılıyor, yeni meydan düzenlemeleri yapılınca da törenler de Valilik binasının önündeki alana aktarıldı. Şehrin hafızası yer değiştiriyor ve bugünkü yapı meydana geliyor.
Tanzimat döneminde şehirlerin mimarisi de değişti. 1953'ten sonra il olan Uşak'ta 1954'te mimari planlar hazırlandı. Daha öncesinde Ulu Caminin olduğu bölgeyi ve nehir yatağını da kapsayan bir çalışma var, bir Fransız mimarın 1930'lu yıllarda yaptığı mevzi imar planı çalışmasının öngörüleri 40 yıl sonra gerçek oldu. Köprünün altınındaki ölçümler köprü ayaklarının toprak tuttuğunu ve bunun muhtemel bir sel baskınının ipuçları olduğunu belirtmişti. Ancak bununla ilgili tedbirler alınmadı tabi. Sel baskınında az da olsa can kaybı ve maddi kayıplar yaşandı. Artık böyle felaketler yaşanmasın, kentlerimizin tarihi dokusu zarar görmesin diye mühendislik fakültemizin çevre bölümünde setler ve baraj yapımı ile ilgili çalışmalar üzerinde duruldu. Belediyenin ve DSİ'nin protokolü üzerine şehrimizin içenden geçen Dokuzsele Çayında yeni bir düzenleme apıldı. Kenarında oturup nefes alabileceğiniz ortamlar oluşturuldu. Sel riskine karşı önlemler alındı.
Araştırmalarımızda sadece Osmanlı tarihi döneminde kısıtlı kalmadı. Tarihi sınırlamak mümkün değil. Osmanlı dönemi ile birlikte, bu dönemin öncesi ve sonrasını da gelişmeleri, yapı envanterini gözetmemiz araştırmamız lazım. Son olarak şunu vurgulamak isterim, bizler tarihçiyiz. Bu çerçevede ortaya koyacağımız eserler, araştırmalar ve yazılardır elbette, kültür envanteri bu alanda yaptığımız kapsamlı bir çalışmaydı. Bizler somut olmayan değerler envanterini, yapı envanterini Uşak'a kazandırdık. Uşak merkez, ilçe ve köylerde ne kadar kültürel değer varsa, bunları bu envantere kaydettik. Yeni bulgular var tabi bölgemizde, Üniversitemizde hocalarımız var, arkeoloji bölümümüz de var. Eski çağa ilişkin çok zengin bilgiler var. Akmonya, Blaundos, Sebaste vs. buraları arkeoloji hocalarımız doçentlerimiz, profesörlerimiz takip ediyor. Bu alanda da Uşak tarihine ilişin çok ilerlemeler kaydedildi. Şimdi artık eski bilgileri tekrardan ziyade, bilinenden yola çıkarak değil bulunanlardan hareketle toprağın altından çıkan bilgileri yazıyoruz. Uşak ile ilgili elbette konuşacak çok şey var, inşallah başka bir programda devam etmeyi diliyorum.
Hocam, biraz da dekanlığını yaptığınız iletişim fakültesinden, bir o kadar da önemli olan ve 2014 yılında başlayan ve bu yıl yedincisi düzenlenecek olan Uluslararası katılımların gerçekleştiği Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivalinden bahsedelim isterseniz.
Elbette, kurulduğu günden bu yana önemli çalışmalara, ilimizin tanıtımına katkı sağlayacak ilimizi üniversitemizi uluslar arası boyuta taşıyacak projelere imza atan fakültemizin en öne çıkan projesi 2014 yılında başlayan ve bu yıl yedincisi düzenlenecek olan Uluslararası katılımların gerçekleştiği Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivalinden bahsedelim ilkin.
Dekanlığını yaptığım iletişim fakültemiz bu festivalle gerek yurt içinde gereke yurt dışında ciddi bir prestij yakalamıştır. Beşinci yılında ilk kez uluslararası ölçeğe taşınan Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivali, beş aylık çağrı süresinde 116 ülkeden 3 bin 300 film başvurusu alarak kent ve üniversite tarihinin, dış ülkeler bazında en geniş katılımlı etkinliği olurken, Türkiye kısa film festivalleri tarihinde de en fazla yapıtın yarıştığı festival olma onuruna erişmiştir.
Uşak'ın ve üniversitemizin tanınmasında çok büyük bir katkısı olan festivalimize geçen yıl da 7 bin civarında kısa film başvurusu yapıldı. 130 ülkeden kısa filmler geldi, bu çok ciddi bir rakam. Başka yarışmalara katılıp ödül kazanan bir film de festivalimize katıldı. Uluslararası markaların yönetmenlerin dikkatini çeken bu festivalimize başvurduklarını biliyoruz. Pandemiye rağmen ara vermeden sürdürmeyi planlıyoruz.
Çevrimiçi ortamda yürütmeyi planladığımız film festivalimize her şeye rağmen 120 ülkeden 3 bine yakın kısa film başvurusu yapıldı. Üniversiteler arasında yapılan bu festival 2019 yılında Türkiye'de yapılmış en iyi kısa film festivali ödülünü aldık. Bilimsel çalışmalar, kitaplar, araştırmalar, tebliğler ve bunların yayınlanması üniversiteye artı puandır. İletişim fakültesi olarak üstlendiğimiz rol bizim artı puanımız Uşak'ın kültürel tanıtımına katkı sağlamaktır.
Şöyle düşünün dünyada 130 ülkede, sanata kültüre duyarlı binlerce insan Uşak'ın yerini bu festival vesilesiyle biliyor. Ve devamlı filmlerini gönderiyorlar. Sayın rektörümüz de verdiği tam destekle emin adımlarla yürüyoruz. Yerelde de ses getiren bu festivali Uşaklılar da çok sevdi. Yerel kurum ve kuruluşlar arasında en büyük destek Uşak Belediyesinden gelmiştir. Geçmiş dönemde Belediye Başkanı Nurullah Cahan, şimdiki Başkanınız Mehmet Çakın beyin sağladığı maddi ve manevi destekler bizlerin de hedefimizi büyütmemize katkı sağlıyor.
Dr. Onur Keşaplı Hocamız başta olmak üzere diğer hocalarımız ve böyle bir festivale ev sahipliği yapmanın heyecanına sahip iletişim topluluğu öğrencilerimiz bu işin atölyesinde büyük emeklerle çalışıyorlar.
Büyük bir ilgi ve yoğun bir katılım var, böyle olunca tabi bu işin sevk ve koordinasyonunu da titizlikle yapmak gerekiyor. Jürinin ulaşım ve konaklama, programın yürütülmesiyle ilgili sevk ve koordinasyon önemli ve elbette bu süreçte yapılan harcamalar var, bu desteklerle bizler pek çok vizyoner hareketi rahatlıkla gerçekleştirdik. Rektörlüğümüz en büyük desteği sağlıyor tabiî ki, kurumlar arasında da Uşak Belediyesi festivalin en başından beri ciddi destekler verdi. Uşak Ticaret ve Sanayi Odası da festivalimize sahip çıkmıştır.
Dekan olarak katkıya ihtiyacımız olduğunda temas ettiğim belediyemiz, ticaret odamız hep bizlere destek vermiştir. Anlaşılacağı gibi Uşak bu festivali sevmiştir, benimsemiştir. Bununla birlikte şehirde katkısı küçük ancak bizim için manevi değeri büyük birçok duyarlı esnafımız, firma ve şirket festivalimize yardım etmiştir. Konuklarımızın ağırlanmasında şehir sahip çıkmıştır. Hepine çok teşekkür ediyorum buradan. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı Sineme Genel Müdürlüğünden de destek aldık. Bu filmlerin kitapçığının bastırılmasını sağladık bu katkılarla.
Pandemiye rağmen, festivalimizin hazırlıkları devam ediyor. 2020 yılı aralık ayında hedefimiz festivalimizi online ortamda gerçekleştirmek. Pandemide alınması gerekli tedbirleri alıp, jürimizi ağırlayacağız, festivalimizi yapacağız. Planımız çok daha büyüktü. Biz Uşak Belediyesinin salonlarını kullanarak halkımıza yönelik gösterimler yapıyorduk. Ayrıca, katılımcı ülkelerde film gösterimleri falan yapacaktık maalesef ertelemek zorunda kaldı. Bir yandan da Uşaklıları, halkımızı üniversitemize davet etmenin bir fırsatıydı bu festival, inşallah önümüzdeki yıllarda bunu da başarmayı hedefliyoruz.
Hocam Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivalinden bu vesile ile bizler de bir kez daha haberdar olduk. Aralık ayını merakla bekliyoruz. İletişim fakültemizde dikkat çeken bir bölüm var, yeni medya, son yıllarda iletişimde dikkat çeken bir alan. Bu konuda bir değerlendirme yapabilir misiniz? Biz de yeni medya alanında çalışmalar yapıyoruz, bizim çalışmalarımızı değerlendirmenizi ve tavsiyelerinizi istesek sizden
İletişim Fakültemizi anlatarak sohbetimize devam edelim. 2006 yılında kurulan ve her geçen yıl yeni açılan bölümler ve programlarla büyüyen Uşak Üniversitesinin bugün yaklaşık 29 bin öğrencisi var. Ben de akademik kariyerimi bu üniversitede yaptım. 2017 Yılından bu tarafa İletişim Fakültesi dekanı olarak görev yapıyorum.
İletişim Fakültemiz üniversitemizin en çok tercih edilen bölümlerine sahip. Bunlardan birisi de yeni medya bölümü. Uşak Üniversitesi olarak, iletişim fakültesi bünyesinde Türkiye'nin yeni medya bölümünü açan ikinci üniversitesiyiz. Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesinin imkanları çok iyi, tecrübeli ve güçlü bir akademik kadromuz var. Yabancı öğrencilerin de en çok tercih ettiği bir fakülte olan İletişim Fakültesi, teorik ve pratik alanda gelişmiş bir altyapıya, öğrencilerimizin öğrendiklerini uygulamaya dönüştürebilmelerine imkan sağlayan bir stüdyoya da sahip.
İletişim fakültesinde okumak diploma sahibi olmak bir değerdir. Bu okulu bitirip diploma sahibi olup bu işi profesyonelce yapmak ile amatör ruhla başlayıp kendini profesyonelliğe taşımak ayrı bir şeydir. Bunu bir ayrım gibi görmemek lazım. Her üniversite mezunu kendi alanında profesyonel bir şekilde kendini ortaya koyduğunu söylemek de yanlış olur. Ben kendimden örnek vermek isterim, ben hep bu alana yakın gördüm kendimi, çünkü hep medyanın içindeydik gazetelerde yazı yazıyordum. Alanım olmadığı halde pek çok kez medyaya çıktım, programlara katıldım, kendi alanım gibi iletişimde de sıcak bir ortam gördüm. Alanı olmadığı halde bu fakülteli değil gibi ayrımlara girmemek lazım. Kişisel özellikleri, kendini yetiştirmiş olması gibi durumlarda belirleyici olabiliyor. Bizler programlara katılıyor aktif rol alıyorduk.
İletişimde okumak bu diplomaya sahip olmak hala öğrencilerimiz için geçerli, geleceği olan bir alan. Yeni medyaya gelecek olursak, durum şöyle, teknolojinin yoğun bir şekilde kullandığı, hızla zamanla yarışılan bir alan. İletişim zaten haber açısından baktığımızda eskiden de böyle idi. Hızlı olan öne çıkardı. Şu anda gazete tirajları ve web okunmaları çok farklı. Yerelde günlük çıkan gazeteler belki yüz adet ancak basılıyor, okunma sayısını siz hesap edin. Elbette basılı yayınların da devamından yanayız. Bu kültürdür. Çayınızı kahvenizi alıp gazeteyi açıp okumak şehrinizde olup bitenleri o şehirde yaşayan muhabirlerin gözünden izlemek farklı bir şey tabii ki.
Yeni trend yeni medya, öğrencilerimiz burada teorik eğitim görürken bir yandan da kendi sayfalarını hesaplarını açıyorlar, haber spor kültür magazin vs. bizzat hayatın ve haberin içinde mesleklerini öğreniyorlar.
Bir de çok hızlı gelişen sosyal medya, yeni medya alanının yanlış kullanımına da kaynaklık etti. Asparagas haberler, bir iki fotoğraf karesiyle hızlı bir şekilde yayılıyor ve buna habercilik deniliyor. Böyle bir şeyin olmaması lazım, basın etiği ayağının aynı yazılı ve görsel medyada olduğu gibi oluşturulması lazım. Bir iki kare çamur at izi kalsın, böyle şeyler yaşanıyor, insanlar, kurumlar zarar görüyor, gazetecilikle alakası olmayanlar bu alanları dolduruyor maalesef.
Arama motorlarının, facebook, twitter, instgram gibi sosyal medya platformlarının Türkiye'de bir temsilcisinin olmasının istenilmesini önemsiyorum. Muhatap olması lazım, buna özgürlüklere müdahale olarak değil, özgürlükleri güvence altına almak yönünden bakmak, en azından yanlış bir şey varsa düzeltilmesine imkan sağlayacak bir yöntemin işler hale getirilmesi lazım.
Bu noktada 'Şehir Konuşmaları' programınız dikkate değer bir yayın. Önceki yayınlarınızı izleme fırsatım oldu. İçeriği, davet ettiğiniz misafirler, Uşak'ta bir şeyler üretebilen Uşak'a halka örnek olmuş insanların bu tür programlara çağırılmasını önemsiyorum. Uşak'ın bilgisi ve tecrübesiyle öne çıkmış kıymetli insanlarını davet etmenizi ve programınızı sürdürmenizi tavsiye ediyorum.. Sübjektif değil objektif bir yayıncılık önemli. Ben kendimi burada rahat hissettim, güzel bir ortam. Uşak için yeni bir girişim, başarılarınızın devamını diliyorum.
İnternet haberciliği var, yerel gazetecilik basılı kısmıyla ve çok az tirajıyla dikkat çekmiyordu. Resmi ilan yayınlayan bu gazeteler, internet ve yeni medya ile birlikte bunları da kendi internet sayfalarına yüklemeye başladılar. Medyanın ağırlıklı kısmı internete kaymaya başladı. Artık yaygın bir şekilde her şey internet üzerinden yürütülüyor.
Uşak'ın kendi değerinin farkına varması lazım. İlimizin üretim kapasitesi yüksek, organize sanayi bölgelerimiz var, sanayimiz güçlü, üniversitemizin sanayi ile çeşitli alanlarda işbirliği var. Uşak'tan dışarıya gitmeye gerek kalmadan deney yapabileceği araştırma yapabileceği laboratuarlarımız var.