Uşak’ın sevilen ve neşeli resim öğretmeni Bircan Demirtaş, çizdiği resimlerle tüm Uşaklı sanatseverleri büyülüyor. Pozitif enerjisiyle öğrencilerin gözde öğretmeni konumunda olan Bircan Demirtaş, öğrencilerini çok sevdiğini, hayatını resim çizmeye ve öğrencilerine resim sanatı konusunda her şeyi öğretmeye adadığını belirtti.
Uşaklı resim öğretmeni Bircan Demirtaş, Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni ve yüksek lisansını bölüm birincisi olarak bitirdi. Eğitim-Öğretim hayatını tamamladıktan sonra Uşak Gençlik Merkezi'nde göreve başladı. Resim öğretmeni Bircan Demirtaş, 5 yıldır Uşak Gençlik Merkezi'nde görev yapıyor. 10 yıldır resim öğretmenliği yaptığını ifade eden Bircan Demirtaş, yaptığı açıklamada; “Eğitim sürecim boyunca gerek okulumda, kurumumda öğrencilerimle, gerek katıldığımız bütün etkinliklerde öğrencilerimize sanatı sevdirmeyi, sanatla bütünleştirmeyi, resmin onlar üzerindeki olumlu etkilerini geliştirmeyi amaçladık. Amacımız gençlerle beraber bu etkinlikleri yaparak topluma güzel bireyler kazandırmak oldu” dedi.
Resim yapmaya küçük yaşta başladığını, resim çizmenin insanın içinden gelen bir duygu olduğunu belirten Uşaklı resim öğretmeni Bircan Demirtaş, “Küçük yaşlarda amatörce çizimlerle, o günlerde yaşadığım mutlu anları ve üzüntülü anları içimden gelen duyguları kağıt üzerine yansıtarak başladım. Küçükken de resim yapmayı çok seviyordum. Ilerleyen süreçlerde de bunu geliştirmem gerektiğine inandım. Üniversitede farklı bir branşta okuyordum. Iktisadi, idari bilimlerde okuyordum ancak resim öğretmeni olmayı o kadar çok istemiştim ki gizlice kurslara katıldım, sanat dersleri aldım, sınavlara hazırlandım ve sınavları ilk 10’da kazandım. Resim bölümünü kazandığımda çok mutlu oldum. İstediğim mesleği yapabilmem için ilk adımdı. Insan küçükken neyi yapmak istiyorsa ya da hayalindeki meslek neyse ona odaklı çalıştığında, daha başarılı oluyor. Resim sadece tek bir alandan ibaret değil. Empresyonistlerimiz var, ekspresyonistlerimiz var, fobislerimiz var, hiperrealistlerimiz var, rönesans tarzı, barok tarzı birçok sanat akımlarımız olduğu için biz hepsinden etkileniyouz ve çalışmalarımıza yansıtıyoruz. Çünkü sanat evrenseldir. Evrensel bir nitelik taşıdığı için de bütün sanat akımları ve sanatçılarımızdan esinleniyoruz. Gerek Van Gogh, gerek Leonardo Da Vinci, Descartes gibi yüzlerce sanatçımızdan yararlanıyoruz. Onlar bizlere çalışmalarımızda ilham oluyorlar” şeklinde konuştu.
Eğitim-öğretim hayatından bu zamana kadar 100-120 civarında tablo çizdiğine değinen Demirtaş, “Tam sayısını hatırlamıyorum. Birçok karakalemler geliyor, yağlı boya, akrilik, sulu boya, birçok eserler yapıyoruz. Yeri geldiğinde takdim ediyoruz, hediyeler veriyoruz. Dediğim gibi evrensel bir süreçteyiz ve yüzlerce resim yapabiliyoruz. Bu süreç içinde genel ve kendi çalıştığım özgün çalışmalar bana daha çok haz veriyor. Mesela ben cennetten düşen meleği yapmıştım. Milattan önce 4. yüzyıla ait bir çalışmaydı. Onu yaparken konusu, mitolojik konu anlatımı, gerek eserin bulunduğu dönem sanki o döneme gidiyormuşsun gibi bir haz vermesi beni çok mutlu etti. Eser tamamlandığında büyük bir keyifle onu izledim. Bunlar da beni çok onure ediyor. Uşak’ımızın çeşitli kültürel yerlerini de çizdik. Uşak’ımızı çok seviyoruz. Blaundos antik kentimiz, Clandıras şelalemiz, Taşyaran vaadimiz gibi Uşak’a ait doğal manzaralara sahip yapılarımıza sahip çıkıyoruz. Her sanatçı memleketini sanata taşımalıdır. Ben bu düşüncedeyim. Şehrimizde sergiler yapmaya devam edeceğiz. Çalışmalarımıza devam edeceğiz. Herkesi de sergilerimize bekliyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı sergiler açıyoruz. Çizimlerimizi Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda yapıyoruz. Kültür Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim, Uşak adına açılan bütün sergilerde ortak sergilerimiz de var. Hep beraber ortak sergilerde de bulunuyoruz. Uşak demek bir bütün demektir. Milli Eğitim Müdürlüğüyle, Gençlik ve Spor Müdürlüğüyle, Halk Eğitim Müdürlüğüyle, mahalleliyle her şeyiyle bence bir bütün demektir” ifadelerini kullandı.
Demirtaş, gençlere yönelikte tavsiyelerde bulundu. Gençlere ileride ne yaparsanız yapın, sevdiğiniz mesleği yapın tavsiyesinde bulunan Demirtaş, “Bu bir resim öğretmenliği olabilir, müzik öğretmenliği olabilir, bir gastronomi olabilir, insan sevdiği işi yapmalıdır. Ben bütün öğrencilerime neyi hayal ediyorlarsa o hedefi koyup onun üzerinde yürümelerini tavsiye ediyorum. Çünkü insan sevdiği işle bir bütündür. Insan sevdiği işi yaparken asla yorulmaz. Sevdiği işte her zaman başarılı ve mutlu olur. Ben onlara bunu tavsiye ediyorum. Öğrencilerime söylüyorum; ‘Ben bir güneşsem siz birer aysınız, ben ne kadar bilgim varsa sizlerle onu paylaşıyorum ve sizler bunu yansıttığınızda ben de sizlerle gurur duyuyorum’ diyorum. Bu sözlerim çocuklarımızın üzerinde, gençlerimizin üzerinde çok olumlu etkiler yaratıyor. Bu beni çok mutlu ediyor. En çok duygulandığım nokta budur. İşin zor kısmına gelince her işte olduğu gibi bizim işlerimizde de zor kısımlar oluyor. Bir fırça kaymasıyla bütün bir resim mahvolabiliyor. Bazen bir tablo 1 yılda ortaya çıkıyor bazen çok daha fazla zaman alabiliyor. Bir tabloyı inşa ederken üzerine kat kat boya atıyoruz. Resim sonsuz bir sanat evreni olduğu için asla bitmiyor. Bir çizim zarar görüp yırtıldığında öğrencilerimin gözlerindeki üzüntüyü görmelisiniz, adeta kahrolmuşçasına bakıyorlar. Ancak ben şunu söylüyorum, ‘Yaptığınız resimler gidebilir, bozulabilir. Sizin bileğinizdeki altın bilezik, daima bileğinizde kalacağı için daha iyisini yaparsınız, daha güzelini başarırsınız’ diyorum ve sıfırdan yeniden başlıyoruz” diye konuştu.