Uşak’ın Banaz ilçesine bağlı Sürmecik’te gerçekleştirilen Paleolitik dönem kazılarıyla ilgili olarak gazetemizde yayımlanan “Uşak’ın 400 Bin Yıllık Sessizliği, 86 Bin Eser KAYIP?” başlıklı habere ilişkin bilimsel bir yanıt geldi. Sürmecik kazılarında bilimsel danışmanlık görevini üstlenen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Taşkıran, kamuoyunda oluşan bazı yanlış algılara açıklık getirdi.
Prof. Dr. Taşkıran, özellikle “eserlerin nerede olduğunun bilinmediği” yönündeki ifadenin gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, 2016 ve 2017 yıllarında yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan ve sayıları yaklaşık 86 bin civarında olan yontmataş aletler ile yontma artıklarının, Uşak Müze Müdürlüğü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün resmi izinleri doğrultusunda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tarih Öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Laboratuvarına götürüldüğünü belirtti. Söz konusu materyalin tamamının halen bu laboratuvarda bulunduğu, kaybolmasının ya da akıbetinin bilinmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı ifade edildi.
Açıklamada, yontmataş aletlerin tekno-tipolojik incelemelerinin son derece uzun ve titiz bir süreç gerektirdiğine dikkat çekildi. Bazen tek bir aletin çiziminin dahi bir gün sürdüğünü belirten Taşkıran, bu ölçekteki bir buluntu grubunun beş yıl gibi bir sürede tamamen incelenmesinin bilimsel açıdan mümkün olmadığının anlaşılabilir olduğunu dile getirdi. Çalışmaların halen devam ettiği, bu süre zarfında Sürmecik buluntuları üzerine dört yüksek lisans tezinin tamamlandığı ve çok sayıda bilimsel makalenin yayımlandığı vurgulandı.
Sürmecik kazılarının, yalnızca tezlerle sınırlı kalmayıp hem ulusal hem de uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler ve kitap bölümleriyle bilim dünyasına kazandırıldığını vurgulayan Taşkıran, “Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde düzenlenen Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumlarında kazı sonuçları bilimsel sunumlar aracılığıyla paylaşıldı. Bu sunumların tam metinlerinin basılı ve elektronik olarak erişilebilir durumda olduğu, yurtdışındaki prestijli bilimsel toplantılarda da Sürmecik buluntularının tartışıldığı belirtildi. Uşak’ta düzenlenen geniş katılımlı bir organizasyonda da konuyla ilgili bir sunum yapıldığı ve bunun da yayımlandığı bilgisi’ni paylaşıldı.
Kazıların finansmanına ilişkin kamuoyunda yer alan bazı değerlendirmelere de açıklık getirildi. 2016 ve 2017 yıllarındaki arkeolojik kazıların Uşak Valiliği tarafından değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından finanse edildiği, Uşak Valiliği’nin ise yalnızca kazı ekibine lojistik destek sağladığı ifade edildi. Prof. Dr. Taşkıran, bu süreçte katkı sunan tüm kurumlara teşekkür etti.
Sürmecik alanında halen binlerce yontmataş aletin bulunduğu, alanın bilimsel öneminin yüksek olduğu ve bu nedenle 2018 yılında da kazı yapılmasının Bakanlığa önerildiği aktarıldı. 2018 kazıları için Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 25 bin liralık ödenek ayrıldığı, ancak yeni Uşak Müzesi’nin açılış süreci nedeniyle Uşak Müze Müdürlüğü’nün bu çalışmaya sıcak bakmaması sonucu kazıların gerçekleştirilemediği kaydedildi.
Açıklamada ayrıca Sürmecik yerleşimiyle ilgili bazı bilimsel yanlışlara da dikkat çekildi. Mutlak yaşlandırma çalışması yapılmadan yaklaşık 400 bin yıllık bir tarih verilmesinin bilimsel olarak doğru olmadığı belirtilirken, dünyada yalnızca 100 civarında örneği bulunduğu ve bunların 30’unun Sürmecik’te yer aldığı yönündeki “defne yapraklı uç” iddialarının da gerçek dışı olduğu vurgulandı. Defne yaprağı biçimli uçların Üst Paleolitik Döneme ait olduğu, Sürmecik’teki yaprak biçimli uçlarla herhangi bir bağlantısının bulunmadığı net bir dille ifade edildi.




