Uşak’ın Aktaş Köyü, geçmişin unutulmaz zanaatkarlarından biri olan Ahmet Özkaya’yı, ya da herkesin bildiği adıyla "Berber Ahmet"i yetiştirdi. 1942 doğumlu Ahmet Özkaya, 60 yıl boyunca köy köy, tarla tarla gezerek, tıraş yaptığı kişilerin karşılığında hiç para almadı. Onun tek karşılığı, her biri bir yıllık tıraş hizmetinin bedeli olan buğdaydı. Bugün bu geleneği ve mesleği sürdüren tek kişi olarak, Ahmet Özkaya, Uşak’taki köylerde "hak berberliği" denilen eski geleneksel mesleğin son temsilcisi olarak anılıyor. Ahmet Özkaya, 12 yaşında başladığı berberlik mesleğinde yıllar içerisinde büyük ustalık kazandı. Okulunu bitirdikten sonra köyünden ağabeyinin izinden giderek Uşak şehir merkezine gelen Ahmet, burada bir berber dükkanında çıraklık yapmaya başladı. İki yıl süren çıraklık eğitiminin ardından köyüne dönen Ahmet Özkaya, kendi köyü ve çevre köylerdeki insanlara hizmet vermeye başladı. O yıllarda köylerde, şehirdeki gibi tıraş dükkanları bulunmaz, köylüler tıraş için genellikle berberleri beklerdi. Ahmet Özkaya, “hak berberliği” diye adlandırdığı bu yöntemi uygulayarak, tıraş karşılığında para almak yerine, bir ölçek buğday veya arpa alıyordu. Bir yıl boyunca tıraş ettiği bir kişiden aldığı buğday, o dönemde zor şartlar altında çalışarak elde edilen bir karşılıktı. Bu yöntem, Ahmet Özkaya’nın berberlik mesleğine olan bağlılığını ve köylülerle arasındaki sıkı bağı pekiştirdi.

Uşak’ta Mahalle Kadınları Becerilerini Geliştiriyor Uşak’ta Mahalle Kadınları Becerilerini Geliştiriyor

Berber Ahmet’in mesleği, bir dükkanın içinde oturmakla sınırlı değildi. O, her sabah tıraş çantasını omzuna asarak, yola koyulurdu. Aktaş, Selviler, Emirfakı, Selvioğlu gibi köylerde yaşayanlar için Ahmet Özkaya, köy kahvelerinde, evlerinde ya da tarlada, hatta bazen bir ağacın altında tıraş yaparak hizmet verdi. O zamanlar, köylüler evlerinden pek dışarı çıkmaz, şehre nadiren giderlerdi. İşte tam bu noktada, Ahmet Özkaya gibi seyyar berberler, köylüler için büyük bir kolaylık sağlardı. Köy kahvelerinde sırasını bekleyen, ya da evlerinin önünde bekleyen köylüler, Ahmet Özkaya’yı görünce hemen sıraya girerdi. Zaman zaman da bir köyde birkaç gün kalarak, köyün her yaş grubundan insana tıraş yapardı. Her gün yeni bir köy, yeni bir tıraş, yeni bir karşılık; Ahmet Özkaya’nın yaşamı böyle geçti. Ahmet Özkaya, yalnızca tıraş yaparken değil, köylülerle olan ilişkilerinde de hep büyük bir saygı gösterdi. Özellikle yaşlıları tıraş ederken, onlara büyük bir itina ve özenle yaklaşırdı. Yerinden kalkamayan yaşlıları, onların evlerinde tıraş ederken, sabırlı ve dikkatli olur, saç ve sakallarını ustaca alırdı. Birçok yaşlı köylü, Ahmet Özkaya’nın elinden tıraş olduktan sonra, bir ömür boyu hatırlayacağı güzel bir deneyim yaşamıştı.

Berber Ahmet’in mesleğini sürdürebilmesi için her zaman yanındaki tıraş çantası en önemli eşyasıydı. İçinde ayna, tarak, ustura, jilet, sabun, kolonya, havlu gibi temel malzemeler yer alırdı. Ancak o zamanlar, özellikle kolonya ve jilet gibi malzemeler sınırlıydı. Kolonya almak ise her zaman kolay bir iş değildi, bu yüzden tıraş sonrasında su ile karıştırarak biraz daha fazla kullanılabilir hale getirilirdi. Ahmet Özkaya'nın en değerli malzemelerinden biri de yıllar içinde aşındıra aşındıra kayışla bilenmiş usturasıydı. Bu eşyalar, onun berberlik mesleğine olan sadakatini simgeliyordu. Ahmet Özkaya, sadece köyde değil, çevre köylerde de tanınan bir isimdi. Köylüler ona sadece bir berber olarak değil, aynı zamanda eski zamanları hatırlatan bir figür olarak da büyük saygı gösteriyordu.

Berber Ahmet’in "hak berberliği" dönemi, 1970’lerin ortasında sona erdi. O dönemde köy köy gezip buğday karşılığında tıraş yapmak, köylüler için bir ihtiyaç halini almıştı. Ancak, zamanla bu gelenek yerini daha modern yöntemlere ve tıraş makinelerine bırakmaya başladı. Ahmet Özkaya, köy köy gezmeyi 1980’lerde sonlandırmış olsa da hala mesleğini sevgiyle sürdürmeye devam ediyor. Zaman zaman yaşlılar ya da çocuklar, ondan tıraş olmak için randevu alıyor ve Ahmet Özkaya, onların isteklerini yerine getiriyor.  Ahmet Özkaya, yıllarca süren berberlik mesleğinden kazandığı haklar sayesinde hem evini kurdu hem de çocuklarını okutup, onlara güzel bir yaşam sundu. Çiftçilikten daha fazla kazandığı berberlik mesleği, ona hem maddi hem de manevi açıdan büyük faydalar sağladı. Özkaya, gençlere berberlik mesleği hakkında önemli tavsiyelerde bulunuyor: "Berberlik, insana hem el becerisi hem de sabır gerektiren bir meslektir. Ben 12 yaşımda başladım, hala bırakmadım. Gençler bu mesleği öğrensinler, çünkü bu iş insanı hem hayatına yön verir hem de sağlam bir kazanç sağlar."

Muhabir: Melike Pancarcı