Kızılcık Şerbeti Bu Akşam Yayınlanacak mı? Kızılcık Şerbeti Bu Akşam Yayınlanacak mı?

Uşaklı fotoğrafçı Seyfi Kaya, fotoğrafçılık mesleğinin yanı sıra antia eserleri biriktirip kendi şahsi müzesini oluşturuyor. Uşaklı Kaya, yaptığı açıklamada; “1970 yılında doğdum. Eşme Akçaköy’lüyüm. Yaklaşık bir 25-27 yıldır Uşak’tayım. Esas mesleğim fotoğrafçılıktır. 1994 yılından itibaren başlamış olduğum bir meslektir. Köy çocuğu olduğumuz için bu milli değerlerimizi, anılarımızı biriktirmek amaçlı antika eşyaları topluyorum. Hoşuma da gidiyor. Manevi değerlerimizi elde tutmaya çalışıyorum. Sekiz yıldır topluyorum” dedi.

Biriktirdiği antika eserler kapsamına ilişkin Uşaklı Seyfi Kaya yaptığı açıklamada; “120 yıllık dikiş makinemiz var. Daldızımız var. Bununla köylerde ayran, tereyağı oluşturuyorlarmış. Bakraçlarımız, ıbrıklarımız var. İletişim araçlarımız, telefonlarımız ve 80'li ve 90'lı yıllarda özellikle babam tarladan geldiğinde ‘oğlum aç şu radyoyu da bir ajansları dinleyelim’ derdi, haberleri dinlemek için radyomuz var. Saatimiz var. Özellikle saat başı ve yarım saat başı olmak üzere duyulur bir şekilde din don, din don tarzında uyarıcı seslerle saatin kaç olduğunu söylüyor. Beşse beş sefer çalıyor. Üçse üç sefer çalıyor. Gemici fenerlerimiz, gaz lambalarımız var. Tarım aletleri var, orak var. Köylerde bir dal asılmak için veya bir ot, yonca asılmak orak kullanıyoruz. Plaklarımız var. 50-60 yıllık filmli, kurmalı kameramız var. Görsel kayıtları alıyor. Kömürlü ütümüz var. Bu artık çok eski yıllarda elektrik olmadığı zamanlarda kullanılıyordu. Odun közünden oluşan közlerle bunun içerisine köz konulup pantolonlara ütü yapılıyormuş. Közde kahve yapmak için alet var. Kahvenin tonuna göre belli bir kavurma sistemi var. Ecza dolabımız var. Lambalarımız var, saçlarımızı bunun ucundaki küçük alevlerle yakardık. Ertesi gün öğretmenimiz ne oldu diye sorduğunda ders çalışırken oldu öğretmenim deyip küçük hileler yapardık. Dolma tüfeklerimiz var. Bunun diğer adına çakar almaz derler. Eski bir tarihi yansıtıyor, çalışıyor. Fotoğraf makinelerimiz var. bu makineler çok eskiye dayanmıyor ancak yirmi otuz yıl öncesine baktığımızda özellikle Almancılar’da çok oluyordu. Ardından Türkiye fotoğrafçılarına yansıdı. Ekmek sepetlerimiz var. Ekmek sepetleri tamamen el sanatıdır. Söğüt dalından yapılıyor. Sepetler yaşken örülür. Ağaç yaşken eğilir ifadesi işte budur. Elimden geldiğince kendi kurduğum bu müzeyi daha da büyütmek için uğraşacağım” şeklinde konuştu.

Editör: Gülcan Aydoğdulu