Halk TV’de canlı olarak yayınlanan Serhan Asker’le Görkemli Hatıralar isimli programda, Uşak ve Muratdağı’nda ki altın madenciliği ele alındı. Program konukları Cumhuriyet Halk Partisi Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz oldu. Programa Uşak’tan çok sayıda çevreci, Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve üyeleri, CHP’li parti üyeleri katıldı. CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, “Bu kadar çevre dostu, Murat Dağı Platformu ve bütün duyarlı çevreciler adına yeşiline sahip çıkan insanlara ve Uşak halkına teşekkür ediyorum. Yeşil hepimizin, Doğa hepimizin. Oksijenimize, yeşilimize sahip çıkacağız” dedi.
Muratdağı’nda yıllardır maden aramaya çalışıldığını ifade eden CHP Uşak Milletvekili Dr. Ali Karaoba, “Muratdağı’nda maden aramaya 2017 yılında başladılar, bizler direndik. 2021'de tekrar direndik ÇED raporlarını iptal ettirdik ama durmuyorlar. İnanılmaz bir yeşillik var. İnanılmaz bir doğa var. Yüzyıllarca içerisinde oluşan bu yeşilliği, yerin altındaki altın için heba etmeye çalışıyorlar. Bizim tüm Türkiye’de kullandığımız ortak bir sloganımız var. Murat Dağı’nın üstü altından çok daha değerlidir. O nedenle Orta Anadolu'nun neredeyse yüzde 40 su ihtiyacını karşılayan burada maden açıldığında başta iki, daha sonra da 5 tane patlatma alanıyla birlikte Çokrağan Mağarası’nda ki suyun çekildiğini herkes çok iyi biliyor. Uşak’ın su kaynağının tamamı neredeyse en büyük bölümü Çokrağan Mağarası’nın üçüncü seviyesinden geliyor” dedi.
Muratdağı’nda ÇED Raporu iptali konusunda sonuç aldıklarını ve Murat Dağı’nı asla terk etmeyecekleri ifade eden Karaoba, “Tüm dünya COVİD-19 salgınıyla yüz yüze geldiğinde zenginle fakiri oksijen eşitledi. Onlarsa bu oksijen ortamını yok etmeye çalışıyorlar. Ülkemiz çıkan madenin yüzde 2'si ile 4’ü bizim ülkemize kalıyor. Yani yabancılar geliyor, yeşilimi yok ediyorlar. Yüzde 96'sını kendileri alıyor, bu ülkeye yüzde 2'si ile 4’ü kalıyor. Biz mücadele edeceğiz ve kesinlikle sonuç alacağız. Havamıza, suyumuza toprağımıza mutlaka sahip çıkacağız. Ama bu iktidar döneminde neye sahip çıkacağımızı artık şaşırdık. Yani tecavüze uğrayan, cinayete kurban giden kadınlarımıza mı, çocuklarımıza mı, istismar yapılan insanlarımıza mı, taşımı toprağımıza mı? Çıkardığımız altın ülkemizde kalsa, hani bir yerde insan diyecek ki ya tamam ülkemiz zenginleşiyor. Ama bu çıkarılan altın madeninin hiçbiri bizim burada kalmıyor. Çok önemli bir tespit Kışladağ Altın Madeni 40 yıl sonra deniz seviyesine inecek. Bunların ilk ÇED raporunda 98 metre aşağı inecekler. Bunlar bunu yaptığında uzun sürmez 10 yıl içerisinde bu yeşilliklerin hiçbirini görmeyeceksiniz. Onun için biz diyoruz ki bu iktidarın sevdiği tek bir yeşil var; ‘O da dolar yeşili.’ Bunlar bizim oksijenimize de, ağacımıza da nedense düşmanlık yapıyorlar. Ama biz bunu yedirmeyeceğiz. Murat Dağı’mıza sahip çıkacağız, başardık bir daha birlikte başaracağız” diye konuştu.
YILMAZ, ‘ALTIN BİR İSTEKTİR, SU VE YEŞİL HAYATTIR’
Altın’ın bir ihtiyaç değil, bir istek olduğunu, altınsız bir hayatın devam edebileceğini ancak su olmadan hayatın yürümeyeceğini ifade eden Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz; “Türkiye'de ekonomi yönetimi bir karar verme aşamasındadır. Verilmesi gereken karar, ‘Su mu Altın mı? Altın mı gıda mı, altın mı şöyle bir cümle kursam. Acaba sizi şaşırtır mıyım. Altın değerli bir maden ama kıymeti olmayan bir metal. Evet biz yaşamak için gıda üretmek zorundayız. Yaşamak için suya, gıda üretmek için de suya ihtiyacımız var. Bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki altınla, gıda arasında tercih yapma konusunda tercih yapacak duruma geldik. Altının üretiminde ortaya çıkardığı çevresel ve kimyasal etkiler, altından kısa vadede elde edilen gelirler, uzun vadede o üretim sürecinin çevreye verdiği etki maliyeti çok yüksek. Bizler bunun mücadelesini veriyoruz. Diyoruz ki uzun vadede katma değeri yüksek olan temiz havaya ve temiz suya da çok ihtiyacımız var. Kısa vadeli düşünmek yerine uzun vadeli düşünmemiz gerekiyor. Şu anda Türkiye’de ki altın madenciliği ile ilgili konu son derece kısa vadelidir. Ekonominin içine düştüğü durumundan çıkmak için kısa süreli bir çabalamadır. Bu bölgenin bir evladı olarak tavsiyem, ‘Altın bir ihtiyaç değil, bir istektir. Altınsız yaparız ama gıdasız yapamayız’ diye konuştu.
Altın madenciliğinin sadece Uşak'la ilgili değil, bütün Türkiye ve dünyayla ilgili olması gerektiğini belirten Durmuş Yılmaz, “Altın madenciliği ile kuruttuğumuz pınarlar, kestiğimiz ağaçlar, yok ettiğimiz hayvanlar, kirlettiğimiz topraklar, kirlettiğimiz gıdalara değer mi? Elde ettiğimiz altınla bu saydıklarımı karşı karşıya koyduğumuzda acaba artıda mıyız ekside miyiz? Dünyada bugün altın çıkarması ile ilgili olarak uygulanan yöntem dikkate aldığında tüm dünya, Uşak Kışladağ ve Muratdağı’da eksidedir. Tüm insanlık altınsız yapabilir ama gıdasız, havasız ve susuz yapamaz. Uşak Kışladağ Altın Madeni 80 ton altını üreten ve İstanbul borsasında bunu satışa sunan, bunu TL basıp satın alan Merkez Bankası’ndan TL'yi alan TÜPRAG altın madeni, bu parayı ne yapıyor? Türkiye'de yatırım yapmıyor. Türk Lirasını burada tutmuyor. Onun sahibi kim? Onun sahibi Kanadalı bir firma. Kanadalı firmanın sahibi İngiliz. Dolayısıyla Merkez Bankasının para basarak satın aldığı altının karşısındaki TL'yi verip doları alıyor ve yurt dışına götürüyor” dedi.
YILMAZ, KAYBOLAN SUYA DİKKAT ÇEKTİ
Türkiye'nin altın uğruna yeşilini kaybettiğine dikkat çeken Durmuş Yılmaz sözlerini şöyle tamamladı:
“Peki Altın madenciliğinin suyla olan ilişkisi nedir? Altın madeninin gerçekten suyla çok büyük bir ilişkisi var. Kışladağ altın madeni ÇED raporundan size suyla ilgili bir şey okuyacağım. 2013 yılı rapordan Bir günlük su ihtiyacı yılın kurak gitmesi durumunda ihtiyaç duyulan su miktarı 11.944 metreküptür. Peki maden suyu nereden karşılıyor? Ulubey'e 6 tane kuyu kazılmış ve bu kuyulardan temin ediliyor. Geldiğimiz nokta itibariyle Uşak Şeker Fabrikası’nın hemen arkasında Sivaslıya giden yollarda o köylerde bundan 4-5 yıl önce 50-60 metrede çıkan su, şu anda 1502 metreye inmiş durumda. Türkiye'de altıncılık Türkiye'ye bir şey kazandırmıyor bunu aklınıza böyle yazalım.”