Bazı sürücülerin kapasite sınırını aşarak öğrenci taşıması, velilerin en büyük kaygısını oluşturuyor. Bugün pek çok aile için asıl mesele çocuğun derse yetişip yetişmediği değil, okula giderken güvende olup olmadığıdır. Uşak İl Emniyet Müdürlüğü’nün 17 Kasım’da açıkladığı denetim rakamları, bu kaygıların aslında ne kadar somut olduğunu gösteriyor. Yapılan kontrollerde okul çevrelerinde çok sayıda metruk bina, kahvehane, park, bahçe, market, büfe ve oyun salonu incelendi. Servis araçları denetlendi, çevrede dolaşan kişiler kontrol edildi ve toplam yüzlerce vatandaşın kimlik sorgusu yapıldı. Bu tablo, okul çevrelerinin yalnızca öğrencilerin buluştuğu yerler olmadığını; aynı zamanda risklerin ve belirsizliklerin de toplandığı alanlar haline geldiğini ortaya koyuyor.
Eğitimciler uzun süredir akran zorbalığının yalnızca sınıf içinde yaşanmadığını vurguluyor. Okula gidiş yolunda, sokak aralarında, büfe önlerinde ve parklarda da zorbalık farklı biçimlerde kendini gösteriyor. Denetimlerin özellikle bu alanlarda yoğunlaştırılması, öğrencilerin görünmeyen baskılarla ne kadar sık karşılaştığını gösteriyor. Birçok çocuk okuldan eve gidene kadar yaşadığı sıkıntıları anlatamıyor, kimi korktuğu için susuyor, kimi de yaşadıklarını sıradan bir olay sanarak içine atıyor.
Velilerin en çok tedirgin olduğu başka bir konu ise okul yakınlarında dolaşan silahlı kişiler ve üzerinde yasa dışı maddeler bulundurulan şüpheliler!.. Bu durum, her denetim açıklamasından sonra aynı soruyu tekrar gündeme taşıyor: Bu risk neden tamamen ortadan kaldırılamıyor? Denetimlerin yapılması elbette önemli, ancak geçici çözümler yerine kalıcı bir güvenlik modeline ihtiyaç duyulduğu her geçen gün daha net anlaşılıyor.
Güvenlik güçlerinin sahada görünür olması, riskli noktaları takip etmesi ve kamuoyuna düzenli bilgi vermesi değerli bir çaba. Yine de okul önlerinin gerçekten güvenli hale gelebilmesi için sürekli kontrol edilen bir güvenlik hattına, metruk binaların ortadan kaldırıldığı temiz bir çevreye ve dolmuş taşımacılığında standartların titizlikle uygulandığı bir sisteme ihtiyaç var. Aksi halde yapılan her denetim, sadece o güne dair bir rahatlama sağlayacak; uzun vadede sorun aynı yerde durmaya devam edecek.
Her sabah aynı yoldan yürüyen yüzlerce çocuk var. Kimisi çekinerek, kimisi korkarak, kimisi ise gördüğü riskleri içine atarak okula gidiyor. Bunu dinleyen var mı? Bu konuyu çoğu zaman ancak rakamlar açıklandığında konuşuyoruz. Aslında bazı çocuklarımız şikayete bulunmakta gittikleri kurumlarda seslerini ne ailelerine ne de ilgili kurumlara anlatamıyor. Oysa çocukların güvenliği, istatistiklerden çok daha değerli bir meseledir. Okul önleri, gençlerin nefes aldığı, sosyalleştiği, kendini güvende hissetmesi gereken alanlardır. Bu alanları yalnızca belirli günlerde yapılan kontrollerle değil, şehir genelinde oluşturulan kalıcı bir güvenlik kültürüyle korumak gerekir.
Belediye, emniyet, okul yönetimleri ve aileler bu sorumluluğu birlikte taşımalıdır. Çünkü bir çocuğun güvenliğini sağlamak, aslında bir şehrin geleceğini korumak anlamına gelir. Rakamlar açıklandı, denetimler yapıldı; fakat hepimizin aklındaki o soru hala cevap bekliyor!
SONUÇ NE?



