Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin önünde bir taksi durağı var ama gelin görün ki taksisi yok. Özellikle saat 23.00’dan itibaren vatandaşın çaresizliği daha belirginleşiyor. İnsanlar durağın başında telefonlarına sarılıyor, kimi uygulamadan araç çağırıyor, kimi yakınlarını arıyor; fakat çoğu zaman ekranda beliren cevap aynı; “Araç müsait değil.”
Bir şehirde hastaneye gitmek bu kadar rastlantıya bırakılamaz ama Uşak’ta ne yazık ki durum tam olarak bu! Hastanenin karşısındaki nöbetçi eczaneler ise vatandaşın kafasında başka bir soru işareti oluşturuyor. Yan yana iki eczanenin aynı gece nöbetçi yazılabildiğini fark eden bir Uşaklı, “Tek bir noktaya iki nöbetçi yazmak yerine şehrin dört bir yanına yaymak daha mantıklı değil mi?” diye soruyor.
Haklı bir soru… Vatandaşa bedeli hastaneye gitmek kadar aynı! Tarih 1 Aralık 2025 unutmadan yazayım… Uşak Eczacılar Odası nöbet çizelgesini oluştururken, vatandaşın ulaşımını hiç mi dikkate almıyor? Ve şehre kilometrelerce uzaklıkta ki yan yana olan iki eczaneyi nasıl oluyor da nöbetçi olarak yazıyor? Son kalan 3. Eczanede zaten şehrin diğer bir ucunda, ulaş ulaşabilirsen!..
Üstelik o eczanelere ulaşmak da ayrı bir mesele. Karayolunu geçmek, özellikle gece saatlerinde, bebek arabasıyla gelen bir anne için de yaşlı bir vatandaş için de neredeyse göze alınamayacak kadar tehlikeli. Elinde bebek arabasıyla hastane önündeki İzmir-Ankara karayolundan karşıya geçecek, sitemkar yaşlı bir vatandaş düşünün hem hastaneye gelecek hem de eczaneye gitmek için ayrı bir mücadele verecek.
Fakat asıl sorun, gece saat 23.00’ten sonra başlıyor. Uşak’ta ulaşım duruyor!.. Bu saatten sonra Uşak’ta ne dolmuş kalıyor ne de taksi bulunuyor. Şehir tamamen sessizliğe bürünürken, hastaneye gitmek zorunda kalan vatandaş adeta kendi kaderiyle baş başa kalıyor. Bir hastaya refakat eden yurttaş, durumu özetleyen şu cümleyi kuruyor: “Gece hastaneye gitsem, nasıl döneceğimi düşünmekten hastalığı unutuyorum.”
Böyle bir ortamda sağlık hizmetine erişimin gerçek anlamıyla var olduğundan bahsetmek mümkün mü?
Sabahın erken saatlerinden gece belirli saatlere kadar belediye denetimli halk otobüsleri ile hastaneye ulaşım mümkün tabii ki. Asıl macera saat 23.00’dan sonra başlıyor! Bindiniz bir taksiye açılış tarifesi 55 lira, hastaneye vardığınızda ise taksimetre 290 lira yazıyor. Bu fiyat gece tarifesinde ne yazıyor orasını bilmiyorum. Ayrıca bu taksiler ne fiş veriyor, ne de fatura kesiyor. Bu ücret Uşaklılar için sadece ekonomik değil, psikolojik bir yük haline gelmiş durumda. Bir vatandaş, “Hastaneden çıktığımda cebimden çıkan para derdimi unutturuyor. Bu şehirde hastalıktan çok ulaşım yoruyor” diyerek tepkisini dile getiriyor.
Bir diğeri daha sert konuşuyor: “Bu şehir milyonlarca liralık yatırımlar yapıyor ama gece hastaneye gidecek vatandaş için bir otobüs bile koyamıyor. Bu nasıl bir yönetim anlayışı?”
Uşak’ta sağlığa erişim, vatandaşların anlatımıyla artık bir “Kadercilik” meselesi halini almış durumda. İnsanlar hastalığı yönetmekten çok, hastaneye nasıl ulaşacaklarını planlamak zorunda kalıyor. Bu tablo, şehirde sadece hizmet eksikliği değil, aynı zamanda ciddi bir organizasyon sorunu bulunduğunu gösteriyor.
Tüm bunların ışığında, Uşak’ın sadece sağlık yatırımlarını değil, o yatırımlara erişimi de yeniden planlaması gerektiği ortada. Hastane çevresinde (DURAĞI VAR AMA) gerçekten işleyen bir taksi sistemi kurulmalı, nöbetçi eczaneler daha mantıklı noktalara dağıtılmalı, karayolunda güvenli geçiş sağlanmalı ve özellikle gece saatlerinde ring otobüsler devreye sokulmalı.
Çünkü Uşak’ta bugün hastaneye gitmek bile bu kadar zorsa, sorun vatandaşta değil; bu plansızlıkta, bu duyarsızlıkta ve mevcut ulaşım sistemindedir. Uşaklı artık sağlığa ulaşırken engellenmek değil, desteklenmek istiyor. Ulaşımda aynı konu sabahın kör karanlığında okuluna ulaşmak isteyen öğrencilerimiz için de sunulmalı sayın idareciler… Artık vatandaşın ve öğrencilerin sesine bir kulak verin… Herkesin sizin kadar lüksü yok ne yazık ki!..



