Bayramların hayatımızda çok önemli yeri vardır. Çünkü bayram sevinç, neşe, mutluluk, huzur, saadet demektir. Ama maalesef ‘gönül ister, kader güler’ hesabı bu tarif herkes için aynı oranda geçerli değildir. Bunu biraz açacak olursak, özellikle boşanmaların günden güne arttığı günümüzde parçalanmış aileler buna adaydır. Neden derseniz, ortada çocuklar iki taraf arasında da husumet bulunuyorsa ve ailelerde bilinçsizce bir birinden öç alabilmek adına o masum çocukları kullanıyorsa diğer zamanlarla beraber bayramlarda sıkıntı, üzüntü, gözyaşı zirveye ulaşır. Çünkü koyun kuzusuyla, tavuk civcivleriyle, anne- babalar çocuklarıyla, çocuklarda anne babalarıyla mutludur. Çoğu şeyin alternatifi vardır ama anne- babanın ve çocukların alternatifi yoktur. Kimse anne- babasını veya çocuklarını seçme lüksüne sahip değildir. Onun için dünyanın neresinde olursa olsun anne annedir, baba babadır, çocuk yine çocuktur.
Şu ibretlik hikâyeyi isterseniz dikkatle okuyalım. Eşinden ayrılan baba küçük kızına yaş günü için bir hediye almak üzere oyuncakçı dükkânına gitti. Baba, satıcı kıza:
‘Bakın’ dedi. ’’Ben eşimden ayrıldım ve kızım bütün gün evde bakıcısıyla kalıyor. Öyle bir oyuncak istiyorum ki ona annesinin yokluğunu hissettirmesin. Kızım üzülmesin’’
Satıcı kız başını salladı.
‘’Sizi çok iyi anlıyorum beyefendi’’ dedi.’ Dükkânımız bu bölgenin en zengin çeşide sahip, oyuncakçısıdır. Size istediğiniz hemen her türlü oyuncağı verebilirim. Oyuncak ayılar, oyuncak askerler, itfaiyeciler, her türlü oyuncak bebekler… Ancak OYUNCAK ANNEMİZ YOK! Hiçbir zamanda olmadı üzgünüm.’’
Annenin–babanın oyuncağı olmadı, olmayacak. Allah kimsenin aile yuvasını yıkmasın (daha doğrusu biz sudan sebeplerle yıkmayalım) çocuklarımızı anne-babalarından ayırmasın. Bu bağlamda eğer aile parçalanması başa gelmişse, tekrar birleşme imkânı ortadan kalkmışsa ve ortada çocuklar varsa işte bu noktada her iki tarafa da büyük görev düşüyor. Özellikle aile büyüklerinin hissi davranmaktan, kızlarına, oğullarına baskı yapmaktan kaçınması, çocukların sağlıklı büyüyebilmesi için, anne tarafının babayı, baba tarafının anneyi çocukların yanında kötülememesi – telafisi mümkün olmayacak sözleri sarf etmemesi lazımdır. Diğer taraftan çocukların anne veya babaya karşı öç alma aracı olarak kesinlikle kullanılmaması gerekmektedir. Çocukların istediği an anne veya babasıyla iletişim kurması, görüşmesi, düğünde bayramda boynu bükük kalmaması çok ama çok önem arz etmektedir. Buna engel olmak büyük bir vebaldir. Hele hele anne baba ayrılmalarında çocuklar arada kalıp, bunalıma girip Allah korusun intihara yönelirlerse bu ömür boyu vicdan azabı olarak yeter.
Bir babanın (fark etmez tersi de olabilir) ağzından kaleme almaya çalıştığım ve yazarken gözyaşıyla karıştırdığım aşağıdaki şiirimi şu mübarek günlerde anne-baba hasreti çeken çocuklara, yavrularını koklayıp öpmek isteyip de engeller yüzünden ulaşamayan anne – babalara armağan ediyorum… Allah için, iki tarafta ve en önemlisi ortada çocuklar ağlamasın diye rica ediyorum…
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve –hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No.lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.