SESLİ VURUR SESLİ VURUR
Sizce şehrin genelini ilgilendiren bir gündemi mi, yoksa her bireyin şehri ile ilgili kendine has gündemi mi vardır? Gündem dediğimiz şey; Türk Dil kurumu Büyük sözlüğüne göre, 1. Anlamı, Toplantılarda görüşülecek konuların bütünü, ruzname. 2. Anlamı, Yaşanan günlük olaylar. Olarak veriliyor. Ruzname de; Günlük olayların kayıt edildiği defter anlamına geldiği ve farsça kökenli olduğu ifade ediliyor. Aslında şehir yaşayanı olan bizlerin gündemini belirleyen konular, ilginiz çok genişse sırası ile dünyadan kaynaklanan, ülkeden kaynaklanan, şehirden kaynaklanan, ailenizden kaynaklanan gündemler olmak üzere birçok gündem kaynağımız vardır. Bir bireyin gündemini belirleyen unsurlar kişinin ilgi ve kişiliği ile yakından da alakalıdır. Algıdaki seçicilik sizin gündem kaynağınızı da belirler. Birey olarak bizler, Dünyada, Ülke genelinde, kendi ihtiyaçlarımızın uyarılarından yola çıkarak bir gündem oluşturamayız ama ilimizin genel sorunları ve çözümleri konusunda bir gündem oluştura biliriz. İlimizin gündemi olan konularda, ilimizdeki her kurumun, kendine göre bir sorun tespiti, sorunlarla ilgili çözümlerinin olması konusunda bir eksikliklerinin olduğu ve bu konularda yeterli çalışmalar yapmadıklarını, bu konuların çözümü için maddi kaynakları harcamadıkları, yorumlarına katılmıyorum. Eğer, böyle düşünenler de varsa yanıldıklarını çok net bir şekilde söylemek isterim. Bu öneğime bazılarınızın karşı çıktığını ve yanıldığımı söylediğinizi, bana şu soruyu sormak istediğinizi duyar gibiyim, “ Madem bu kadar ekip toplanıyor, çalışıyor, maddi kaynaklarımız harcanıyor da, neden ilimizin birçok kronikleşmiş, kemikleşmiş sorunları var?” Bence bunun en temel doğru cevabı “ Şehirdeki iletişimsizlik, bir araya gelme kültürünün her geçen gün hızla kaybolması, her kurumun kendi derebeyliğini ilan etmesi, kurumların, kucaklayan, bilgi veren yapılar olması yerine, birer kale, şato haline gelmesidir diye bilirim. Pandeminin yarattığı yüz yüze iletişimsizliğin yarattığı tembellik ve konforun üstüne birde sosyal medyada paylaşmanın etkili ve etkin olduğu yanlış düşüncesi, şehrimizde iletişimi ve bilgi paylaşımını bozmuştur. Zaten kişilerin kişilik ve zekâ yapıları nedeni ile oluşan algıda seçicilikler nedeni ile her birimizin gündemi farklı olmakta, önceliklerimiz ve çözüm önerilerimiz de çok farklılık göstermektedir. Şehrimizde çeşitli nedenlerle oluşan bu kadar dağınık yapıyı derleyecek olan bir yapı bence sivil toplum kuruluşları olmalıdır. Kent konseyi de, köylerdeki köy odalarının, şehirdeki şehir lokallerinin yerini hızla alan, kanunlarla daha özek, bütçesini yapabilen, hesap verebilen, şeffaf yapılar hale getirilmeli, belki bir sekiz sene dört dönem kent konseylerine sivil toplumlardan atama ile başkan görevlendirilmelidir. Atanan bu başkanda genel sekreter olarak görev yapmalı yatay bir yönetime sahip hale getirilmelidir. Atanan bu genel sekreterde çalışma gruplarını oluşturmalıdır. Kent konseyinde, STK lar, atanmışlar ve seçilmişler ile toplantılar yaparak, sorunlar,  çözümler, çalışma grupları ile yapılacak çalışmaların bütçelerini ve paydaşlarını belirlemelidirler. Bu çalışmalar şehirde var olan dedikoduların önüne geçecektir. Bu sayede Şehirdeki umutsuz, mutsuz hava dağılacaktır. Kent- Üniversite işbirliği gerçekten oluşacaktır. Bu da şehrimiz yaşayanlarını mutlu bireyler haline getirecektir. Tüm şehir yaşayanları gibi şehrimizde üretim yapan, şehre aş, iş vermeye çalışan girişimcimiz hapis olduğu OSB den çalışanları ile iş bitimi çıktıklarında mutlu bir şehirde dolaşmaya başlayacaktır. Kazandığı parayı huzurlu bir şekilde harcamaya, mutlu bir şehirde mutlu bir gün geçirmiş olan, eşi, çocuğu, arkadaşlarından alacağı pozitif elektrik ile mutlu bir günü bitirecek, ertesi sabah mutlu bir güne uyanacaktır. Bu güzel günlerin olabileceği umudumu hiçbir zaman kaybetmedim. Çünkü Şehrimiz yaşayanlarının, var olan sorunlarımızı gördüğüne, çözebilecek güçleri olduğuna her zaman inandım. İnanmaya da devam edeceğim. Şen ve Esen Kalın. A. Tufan Güven.

Editör: Uşak Haber Gazetesi