TEBESSÜM TEBESSÜM

Maddi tedbirler,emniyet ve aşayişi sağlamakta yetersiz kalır.Emniyet ve asayiş, iman ile paralel şekilde kuvvet kazanan bir sıfattır.Aileden topluma kadar her seviyedeki toplulukları ayakta tutan hasletlerin başında güvenlik gelir.Emniyetin kaybolduğu bir cemiyette, huzursuzluk ve anarşi baş göstermeye başlar.Toplum halinde yaşamak zorunda olan insan, başkalarından emin olmak ihtiyacını duyduğu gibi,kendisi de başkaları için emin bir insan olmak sorumluluğu ile karşı karşıyadır.Cemiyetler, kendi içlerinde emniyeti tesis etmek için asayiş kuvvetleri kurmuşlardır.Fakat bugün yeryüzünün en medeni ülkelerinde bile bu kuvvetlerin emniyeti tam manasıyla sağlayamadıkları meydandadır.İçinde bir suç işleme meylini taşıyan bir kimse,eğer devletin polisine yakalanma ihtimali fazla değilse,yine suçunu işlemekte ve bazen bu suç,işleyenin yanına kar kalabilmektedir.Öyleyse cemiyetlerin, gerçekten bir huzura ve emniyete kavuşabilmesi için, maddi zabıta gücünden başka manevi şeylere de ihtiyacı vardır.Bunların başında Allah korkusu gelir.İnsanlık tarihi ve cemiyetimizin bugün içinde bulunduğu durum şahittir ki,eğer bir kişinin kalbinde Allah korkusu yoksa,başka vasıtalar onu korkutmakta pek kifayetsiz kalmaktadır.Kalbinde ve ruhunda Allah korkusu taşıyan bir kimsenin ise,Allah'ın mülkü ve ilmi dairesi dışına kaçması mümkün değildir ki, suç işleyip de cezasız kalacağını sansın.(Sözünüzü ister gizleyin,ister açığa vurun, muhakkak O kalplerde olanı hakkıyla bilendir.) ve (Şüphesiz, üzerinizde Kiramen Katibin adlı muhafızlar vardır; onlar yaptıklarınızı bilirler.) mealindeki ayet-i kerimeler,işlediğimiz her fiilin, hatta kalbimizde taşıdığımız niyetin bile, Alemlerin Rabbi tarafından dikkatle takıb edilerek kaydedildiğini bildirmektedir.Şu ayetler de, küçük büyük, ne işlersek işleyelim karşılığını ceza ve mükafat olarak göreceğimizi ihtar eder.

(Kim zerre miktar hayır işlerse, karşılığını görür.Ve kim de zerre miktar kötülük işlerse karşılığını görür.) Bu bağlamda,emniyet has letinin iman ile çok yakından ilişkili olduğu açıkça görülmektedir.Buna göre, Allah'a olan imanın kuvveti nisbetinde, emniyet hasletinin de inkişaf etmesi gerektiğine hükmedebiliriz.Nitekim hadis-i şerifte (Emin olmayan insanın imanı kamil değildir.) diye buyurulmuştur.İmanda en yüksek mertebede bulunan peygamberlerin ise, istisnasız hepsi, emin sıfatına sahip idiler.Hz. Cebrail as da Kuran da aynı sıfatla anılmaktadır.Sahabeler arasında ise, Ebu Ubeyde bin Cerrah ra bizzat Peygamberimiz asm tarafından bu şekilde vasıflandırılmış ve kendisine (Ümmetin Emini) denmiştir.Bu bağlamda, emniyet ve güvenin tesisi yalnızca maddi tedbirlerle sağlanamaz.Polisiye tedbirlerin yanı sıra, toplumun iman ve maneviyat bakımından güçlendirilmesine çok büyük bir ihtiyaç vardır.İmanlı ve faziletli bireyler ne kadar doğruluk ve sadakatte ileri giderlerse,toplum da o nispette; emniyet ve güven altında mutlu olarak yaşar. Cahit ÖZPINAR

Editör: Uşak Haber Gazetesi