İnsanoğlu bu dünyaya boşuna gelmemiştir.İnsan çok mükerrem, çok şerefli bir varlıktır.Madem ki insan bir yolcu, öyleyse bu yolculukta lâzım olan ihtiyaçlarını daima hazır halde bulundurmalıdır.İnsanoğlu uzun bir seferdedir.O halde gideceğimiz ve ebedi kalacağımız âlem için hazırlanmalıyız.Zat-ı Rahim olan Cenabı-Hak, her iki âlem içinde gerekli olan sermayeyi bize vermiştir.Azıcık düşündüğümüzde,bu sermayenin sırf dünya hayatını kazanmak için verilmediğini anlarız.Bir kimse elindeki yüz bin lirasını bin liralık eşyaya verse ya aklından şüpheleniriz veya aptal deriz.Çünkü yüz bin lira ancak kendi değerinde bir şeyi almakta kullanılabilir.Elimize, gözümüze, dilimize dikkatle bakalım.Bu organlarımıza milyarlar verseler, bir başkasına satar mıyız?Acaba dünyayı verseler, aklımızı verir miyiz?Bütün kâinâtı verelim, verin bize hayatınızı deseler verir iyiz?Öyleyse, bu dünya ve kâinattan daha kıymetli organlar, duygular ve hayat bize bu dünyâ için verilmiş olamaz.O halde, niçin verilmiştir? Elbette sonsuz, ebedi bir saâdeti kazanmak için verilmiştir. Bu bağlamda en güzel biçimde yaratılan bu değerli insan sırf bu dünyâ için yaratılmış değildir. İnsan ebed için yaratılmış ve ebede gidecektir.İnsanın bütün duygularını ve lâtifelerini bu fâni dünya tatmin edemez.Ancak âhiret inancı ve Allah'a olan imânı tatmin edebilir.Onun için vücudumuzu Mucidimiz olan Rabbimize fedâ etmeliyiz. Allah'n rızası dâiresinde İslâm yolunda çalışmalıyız. CÂHİD ÖZPINAR