Soylu, panik atağın beklenmedik fiziksel ve psikolojik belirtilerle ortaya çıktığını, bu belirtiler arasında çarpıntı, baş dönmesi, yabancılaşma hissi, bulantı, nefes darlığı, uyuşma, ölüm veya çıldırma korkusu gibi durumların yer aldığını söyledi. Panik atağın genellikle aşırı duygusal, fiziksel ve psikolojik yüklenme ile ilişkili olduğunu vurgulayan Soylu, “Çok düşünme, fazla sorumluluk üstlenme, aşırı verici olma gibi kişilik özellikleri bu rahatsızlığın gelişmesinde etkili olabilir” dedi.
Dünya genelinde ilaç tedavisinin en yaygın yöntem olduğunu belirten Soylu, yalnızca ilaç kullanımının sorunu tamamen ortadan kaldırmayabileceğini ifade etti. Psikoterapiye ulaşımın zor olmasının yanı sıra, birçok hastanın rahatsızlığını fiziksel bir sorun olarak görmesi nedeniyle terapiden uzak durduğunu söyledi. Soylu, “Psikoterapi olmadan yapılan ilaç tedavisi, bataklığı kurutmadan sivrisinekle mücadeleye benzer. Kişilik yapısında değişim sağlanmadığında, belirtiler farklı şekillerde yıllarca sürebilir” diye konuştu.
Tedavi edilmeyen panik atağın uzun vadede yol açabileceği olası sonuçlar arasında şu riskler yer alıyor:
· Agorafobi (evden çıkma korkusu)
· Sürekli tıbbi yardım arayışı ve gereksiz tetkikler
· Sosyal ortamlardan uzaklaşma
· Depresyon, anksiyete ve diğer psikiyatrik sorunlarda artış
· İntihar düşünceleri ve girişimlerinde artış
· Alkol ve madde kullanımında yükselme
· İş kaybı, okul başarısında düşüş ve ekonomik sorunlar
· Evlilik problemleri ve boşanma oranlarında artış
· Fiziksel rahatsızlıklarda çoğalma
Psikiyatrist Soylu, panik atak yaşayan kişilerin erken dönemde profesyonel destek almasının hem ruhsal hem de fiziksel sağlık açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.