COVID-19 salgının bitimiyle ekonomik durgunluk iyice gün yüzüne çıkacak gibi gözüküyor. Belli şehirlerin salgın sırasında dahi salgının bitişini öngörüp hazırlıklar yaptıklarını gözlemledik örneğin Afyon, Denizli, Manisa. Peki, biz Uşak olarak COVID-19 salgının bitişine ve karşılaşacağımız sorunlara hazır mıyız? Sadece ekonomik de değil vatandaşların sosyal, psikolojik pek çok sorunla karşılaşması muhtemel gözüküyor. Bu yazıda gelin ekonomik olarak korona sonrası döneme hazır olmayı sivil toplumun önemine değinerek ele alalım. Hazır olmak için öncelikle, koronadan sonra dünyanın ve Türkiye’nin nereye gideceğini ekonomik yönden kendimize sormamız gerekir. Çünkü pandemi sürecinde dövizdeki fiyat artışı, kuraklık, paralel bir şekilde gıda fiyatlarındaki artış gibi pek çok olumsuz durum yaşandı. Bu olumsuz durumların her biri dahi tek başına vatandaşın omzuna oldukça yük olmasına rağmen hepsi hastalıkla da birleşince vatandaşın yükü iyice ağırlaşmış oldu. Dolayısıyla bu olumsuz durumları aşabilmek için pandemi sonrası uygulanacak planın ve ekonomik yol haritasının bir an önce yapılması gerekmektedir. Bir vatandaş olarak merak ediyorum: Şehrimizde korona sonrası planlar için kimlerin görüşleri alındı? Sanal ortamda dahi olsa kimlerle kaç toplantı yapıldı? Görüşler ve düşünceler geniş kitleler ile paylaşıldı mı? Tüm görüşler bir araya getirildi mi? İçlerinden en doğru cevaplar seçilip daha sonra bunlara göre nelerin yapıcağı üzerine geniş katılımcıların olduğu çalışmalar yapılıp sonuçları alındı mı? Geçirdiğimiz bu dönem, zor bir dönem olması yanı sıra yöneticiler için verimli çalışmaların yapılacağı ortamlar da sağladı. Pek çok kuruluş, idari yapı Zoom, Skype gibi online araçlarla normale göre çok daha kolayca toplanabildi. Yine bir vatandaş olarak sormak istiyorum: Bu süreçte sivil toplumun ne kadar görüşü alındı? Onlarla yeterince online toplantılar yapıldı mı örneğin? Koronadan sonra işletmelerimizi ve esnafımızı zor günler bekliyor. Sanayimizde, ticaretimizde korona bitince kalıcı hasarlar bırakması muhtemel gözüküyor. Bu karanlık günlerde tünelin ucundaki ışığa ulaşabilmek için iki yönlü bir çalışma yapmak gerekli: İlk olarak koronanın oluşturduğu hasarı yok etmek için neler yapmamız gerektiğini konuşmalıyız. Sonrasında ise gelecekte bir daha başımıza böyle kötülüklerin gelmemesi için nasıl tedbirler almak gerektiğini sormak gereği doğuyor. Bu sorular sivil toplum işin içine katılmadan cevaplanamaz. Uşak olarak, diğer şehirler gibi koronaya ve getirdiği zorluklara karşı güçlü durabilmek için gerekli olan her şeye sahibiz. Ekonomik ve akademik odalarımız ve üniversitemiz var. Sektör sayısı diğer illerle kıyaslandığında az olduğundan dolayı, çalışma yapacağımız sektör sayısı da az ve çalışma daha az maddiyat gerektiriyor. Akademik ve ekonomik odalar sürece etkin bir şekilde müdahil olmalıdır. Öncelikli olarak, günlük hayatta, vatandaşların da etkin katılımının olduğu ilimiz ve sorunlarının konuşulduğu ortamlar oluşturulmalıdır. Yoksa yapılan çalışma ve toplantılar, koronanın oluşturduğu sorunları çözmekten uzakta kalacaktır. Yetkili makamlar kurtarıcı beklemeden önce vatandaşa gitmelidir. Güçlü sivil toplum reçete olacaktır. Görüşmek dileğiyle,