Her ne kadar sizin uygulamanız basit bir enerji sistemi olmasa da farklılık yaratan teknikleriniz, öğretileriniz ve tedavilerinizdeki başarı bu alanda da yine kendinize has olduğunuzu gösterdi. Kozmo Enerji ' yi psikoloji ile birleştirmiş olmanızsa gözleri bütünüyle size çevirdi.

SORU: Kozmo enerjiye nasıl başladınız ve süreç nasıl ilerledi sizin açınızdan?

S.IŞIL: Kozmo Enerji' ye yaşadığım bir hastalık sonucu ve tıp uzmanlarının çare bulamadıklarını ve 2 ay ömrümün kaldıklarını söyledikleri noktada başladım.

Bu yöntemle kendimi kendim iyileştirdim. Açıkçası kimse darılmasın bana ama Tıp resmen yetersiz ve çaresiz kaldı.

Sonra uzun süren eğitimler derken, fark ettim ki ben zaten doğduğum günden itibaren yaşamımda bu sistemin her parçası ile büyümüş ve yaşamışım. Tek bir şeyin farkında olmayarak elbette ki, o da böyle bir sistemin bu ve pek çok amaçla profesyonel ve bilimsel olarak kullanılabileceği ve insanlığa hizmet ettiği.

SORU: Danışanlarınızın tedavi ve ilerleme süreci sizi bedenen ve ruhen nasıl etkiliyor?

S.IŞIL: Öncelikle, tam bir kendini adanmışlık duygusu ile işimi yaptığımı söylemeliyim. Her danışanıma aynı duygu ile yaklaşıyorum. Paylaştığımız süreçler genelde uzun oluyor. Yani aslında onlarla uzun bir hayat yolculuğuna çıkıyoruz. Bana hangi konular hakkında ulaşmışlarsa o konularda iyileşmeleri için elimden geleni yapıyorum.

Bu, benim açımdan büyük bir sorumluluk ve peşi sıra gelen özveri demek. Çünkü insanlar size güvenerek ruhunu, canını, hayatını teslim ediyor. Bu bilinçle ben de ruhen olmasa da fizikken zaman zaman yorulabiliyorum. Fakat tedavi sonuçlarının muhteşemliği yorgunluğumu unutturmaya yetiyor. Bunun dışında, profesyonellik gereği, danışanlarıma onların ihtiyacı olan realiteyi ve rehberliği sunuyorum.

SORU: Bugüne kadar "ben bu kişiyi tedavi edemem ya da değişim sağlayamam" dediğiniz biri oldu mu?

S.IŞIL: Hayır, bugüne kadar bunları söylemedim. Daha doğrusu, bu sistem zaten 4. derece kanser ve ağır şizofren hastaları haricindeki hastalıkları tedavi etmeyi mümkün kıldığı için, bunu söylemem olanaksız. Yahut kişinin fiziksel bir hastalığı yoktur da, psikolojik ve ruhsal onarımları için gelmiştir...Veya hayat yolunda sürekli engellenen durumları vardır, onların çözümü için gelmiştir.

Bunların çözümü sistem dahilinde mümkündür. Esas soru şu olmalı: kişi hangi şikayetle geliyor olursa olsun, iyileşmeye, ilerlemeye, değişime ve dönüşüme hazır mı? Bunu gerçekten istiyor mu?

İklim Değişikliği Programında “A” puanı Aldı İklim Değişikliği Programında “A” puanı Aldı

SORU: Seanslarınızın yoğun olduğunu biliyoruz ama siz bu durumu nasıl organize ediyorsunuz?

S.IŞIL: Ailem sayesinde. Onların hayatımı kolaylaştırması ve bana gerekli olan zamanı bırakmaları müthiş bir özveridir onlar için. Zira ben seanslardan dolayı neredeyse gecesi gündüzü olmayan, hafta sonu-hafta başı kavramı olmayan bir mesleğe gönül vermişken, onların bana tanıdığı kolaylığa ve açtıkları alana minnettarım.

Ve tabii ki diğer iş kollarımda da güvendiğim insanlarla çalışıyor olmak, sosyal hayatımda ise dostlarımın beni işimden alıkoymamak adına son derece hoşgörülü davranmaları bunca seansı yapmama olanak tanıyor.

SORU: Terapiler ve seanslar ağırlıklı çalışıyorsunuz. Peki ya gazetecilik, akademisyenlik gibi ünvanlarınıza yeteri kadar vakit ayırabiliyor musunuz?

S.IŞIL: Seansların ve terapilerin neredeyse tüm zamanımı aldığını düşünürsek, diğerlerine ayırdığım zaman dilimlerini azalttım elbette. Ama şöyle ki; mesela Yazarlık Akademisindeki tek fark, eğitimleri benim vermiyor olmam ve başka uzman arkadaşlarımızın katılımıyla olması.

Gazetecilik derseniz; bu camianın içindeki biri olarak kopmam mümkün değil, olup biten tüm gelişmelerden zaten haberdarım, bilgiler bana gelir. Köşe yazılarımı ise biraz nazlanarak uzun aralıklarla yazıyor olmam ise tamamen benim isteğimdir.  Zira ben kısıtlanan koşullarda kendini iyi hissetmeyen biriyim. Yanlışları, hataları ve uygunsuzluğu gördüğümde yazmayı severim. Eh şimdi ülkemizde bunca yanlış yapılıyorken ve varken, sanki herşey yolundaymış gibi çiçek böcek yazıp çizmek pek sindirebildiğim birşey olmadığı için yazı aralıklarıma mesafe koyuyorum.

Neredeyse tamamen kendimi geri çektiğim tek alan ise; mesleki etkinliklere katılmak, konferans vermek, söyleşi yapmak, TV programlarına katılmak, dernek ve vakıf organizasyonlarında fiziksel olarak yer almak gibi bir yerden bir yere gitmeyi gerektiren, benim hatırı sayılır saatlerimi benden alacak olan bu tarz programlarımı tamamen iptal ettim. Fedakarlığın çoğunu bu alanlar için kullandım.

SORU: Yaptığınız tüm bu işler arasında en çok kendinizi bulduğunuz ve "iyi ki" dediğiniz en üst nokta hangisidir?

S.IŞIL: Seansları ve terapi uygulamalarını tek geçerim! En fazla bu meslekte yorulduğum aşikar olsa da psikoloji ve Kozmo Enerji' yi birleştirdiğimde yaptığım çalışmalarla insanların kendilerinde ve hayatlarındaki muhteşem değişimleri görmek ve üstün bir bilim olan Kozmik Enerji ' de sürekli yeni birşeyler keşfediyor olmak...Kozmo Enerji ' nin derya gibi olan, akılları zorlayan olağanüstülüğüne tanık olmak...Bunların bana verdiği haz hiçbirinde yok.

Ama pek tabii yazmak duygusu bendeki en birincil hobi olarak hüküm sürüyor.

SORU: Tercih ettiğiniz alanlar hayatınızın hangi aşamasında size olumlu etki sağlıyor?

S.IŞIL: Ben tercihlerinden pişman olan birisi değilim. Tercih etmişsem vardır sebeplerim. Sevmediğim hiçbir işi zaten yapmam. Bu sebeple hiçbir meslek dalım bana iş gibi gelmiyor. Tam aksine, hayatıma ve bana anlam kattığını düşündüğüm, sevdiğim meşgalelerin içindeyim. Bu sebeple yaptığım her iş bende olumlu etkiler bırakıyor.

SORU: Her zaman farklı alanlarda farklı işler yapmaya özen gösteriyorsunuz. İşin bu aşamasında yönelimlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Ve tabii ki sıradaki hedefinizi çok merak ediyoruz. 

S.IŞIL: Farklılıkları seviyorum. Üretken olmak insanı diri tutuyor. Yaşam enerjisini arttırıyor. Hayat deneyiminizi çeşitlendiriyor. Yönelimlerimin pekçoğunu bugüne kadar bana gelen güzel insanlar belirledi aslında. Arz talep meselesi! Onlar istedi ben yaptım, onlar sevdi ben "Hay hay" dedim. Tıpkı Selin IŞIL Yazarlık Akademisi ve Cosmocenter' ın doğuşu gibi. Veya Siesta by Selin Işıl aylık dergisinin bir hevesten çok öteye giderek uzun zamandır varlığına devam etmesi gibi. Her zaman söylediğim gibi; ben insan odaklı yaşarım. İnsanlara; onların düşüncelerine, fikirlerine, isteklerine değer veririm, dinlerim, önemserim ve 2. aşamada uygulamaya geçerim. 

Sıradaki hedefim bugüne kadar yaptıklarımın çok dışında:) Hem farklı bir sektör hem de bambaşka ürün gamı.

SORU: Ve en önemlisi tüm bu koşturmaca, eğitimler, seanslar vb nereye kadar devam edecek?   Hiç "Çok yoruldum, biraz da dinlenmek istiyorum." deyip köşe bucak kaçmak istediğiniz nokta oluyor mu yoksa " ben çalışmazsam yaşayamam" diyenlerden misiniz?

S.IŞIL: İşleyen demir ışıldar (pas tutmaz)" demiş atalarımız. Çalışmak ve üretmek bende kalp ritmi gibi birşey.

Durmamalı! Durursa hayat biter.

Açıkçası iş hayatının bana verdiği adrenalini ve heyecanı seviyorum. Başka insanlara faydalı olma duygusunu seviyorum.

Yorulduğum için uzun süreliğine kaçmak istemeyeceğimi zaten biliyorum. Fakat son aylarda galiba biraz yoruluyorum. Sanırım yaşlandım:) Böyle zamanlarda kısa molalarla kendimi ödüllendirmeyi ihmal etmiyorum. Röp (3)

Muhabir: HABER MERKEZİ