.
Günümüz insanları çok bencildir. Gerçekten öyle mi? İşin esasına bakarsak, günlük işlerin çokluğundan mıdır? Yoksa ne yaptığımızı bilmediğimizden dolayı kendimize gerçekten zaman ayırmamız mümkün değil. Bizi fazlasıyla meşgul eden gereksiz işler hadsizdir. Şöyle ki: Elimize bir kağıt kalem alıp gün boyunca yaptıklarımızı ve kafa yorduğumuz konuları, harcanan zamanlarında birlikte alt alta yazacak olursak, büyük olasılıkla şaşırtıcı bir tablo ile karşılaşırız. Belki de hatamız, başkalarına ayırmadığımız zamanlarımızda tamamını kendimize ayırdığımızı zannetmemizdir.
Oysa, bu zamanların çok önemli kısmı, kendi zamanımızı çalan ve kendimizi kendimizden uzaklaştıran meşgalelerdir. Kendimize niçin daha çok zaman ayırmamız gerekiyor. Çünkü kendimizden birinci derecede sırf biz sorumluyuz. Evet insanlar birbirine yardım edebilirler. Ancak, bunun öyle çok büyük boyutlara ulaştığına inanmak hayalcilik olur. İnsanlar birey olarak yaratıldıkları için, gerçekte herkes pek çok konuda neredeyse kabirdeki kadar yalnızdır. Yaptıkları ile ve kendi hayatıyla baş başadırlar.Çok önemli öyle sorumlulukları vardır ki, devredilmesi mümkün değildir. Başka önemli bir gerekçe ise, bütün sermayemizin yine kendimizde olmasıdır. Dışındakiler sadece yardımcı unsurlardır ve faydası da kendimizi iyi değerlendirmemiz bağlıdır.
Kişinin kendine zaman ayırması ve kendini tanıması cebindeki paranın miktarını bilmesi kadar önemlidir. Günlük lüzumsuz işler ve medeniyetin getirdiği fanteziler; insanı, parasının miktarını düşünmeyecek alışveriş merkezinde ve eğlence yerlerinde dolaşan insan haline getirmiştir. Gerçekten insanın, tek sermayesi olan kendisini ; mahiyeti, kabiliyetleri, sınırları, duyguları, istek ve arzuları, güçlü ve zayıf yönleriyle tanımak ve bunlara ne türde, hangi seviyede ve nasıl karşılık bulabiliyor, sorusunun cevabını aramak o değerli insanın en önemli işlerinden birisi olmalı...Belki de" keşfedecek o kadar neyimiz var ki" diye düşünüyor olabiliriz. Bu bağlamda Hz. Ali' nin, " Ey insanoğlu! sen kendini küçük bir şey mi zannedersin. Oysa ki senin içinde büyük bir âlem gizlidir." sözü okyanuslar kadar derin, yıldızlar kadar parlak ve esrarlı cevherlerin ve hakikatlerin varlığına işarettir.
Bu aynı zamanda, aynı şiddette tehlikelerin de varlığına bir işarettir. Gerçekte insanın, " kendini küçük bir şey zannetmesi" gurur ve kibiri engellemesi için ne kadar isabetiyle, onu koca bir âlem haline getiren diğer bir faktörün varlığı da o kadar kesindir. Evet, acziyle, zayıflığıyla ve her şeye muhtaç olan fıtratında şu. küçük insan, Âlemlerin Rabbinin merhamet ve inayetiyle, yardımıyla, şu koca âlemin efendisi olmuştur. İnsan çok mükemmel olarak bu dünyaya gönderilmiştir. Ona büyük vazifeler tevdi edilmiş, acz ve zaaf ile donatılan bu âciz insana düşen; en büyük görev Yaratan Rabbine imân etmek , O'nun yasakların dan kaçırmaktır.n. Selam, Hüda' ya tabi olanlara olsun.