Türkiye’de son yıllarda artan orman yangınlarıyla birlikte kızılçam ormanlarının ekosistemdeki rolü yeniden tartışma konusu olurken, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Ekonomisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cantürk Gümüş, bu tartışmalara bilimsel verilerle yanıt verdi. Gümüş, kızılçam ormanlarının yok edilmesinin doğal dengeyi, su kaynaklarını ve tarımsal üretimi doğrudan tehdit edeceğini belirterek, kızılçamın Türkiye için “kritik bir sigorta” olduğunu söyledi.

Kızılcam 3 151803330

Kızılçamın yangına dayanıklı yapısına dikkat çeken Gümüş, 500–800 derece sıcaklıklarda bile sağlıklı kalabilen tohumlarının, yüksek ısıyla açılan kozalaklar sayesinde yanan alanlarda hızlı bir doğal gençleşme sağladığını aktardı. Bu özelliğin, Akdeniz ikliminin etkili olduğu ve yangınların sık görüldüğü bölgelerde ekosistemin devamlılığı için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Türkiye’deki orman varlığının yaklaşık dörtte birini oluşturan kızılçamların 5,2 milyon hektarlık bir alanı kapladığını belirten Gümüş, bu ormanlarda 360 milyon m³ ağaç serveti bulunduğunu ve servetin her yıl 12 milyon m³ arttığını ifade etti. Kızılçamın 40–60 yıl içinde kesim çağına ulaşabildiğini, buna karşın ladin, sedir ve diğer çam türlerinde bu sürenin 100–120 yılı bulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Gümüş, kızılçamın Türkiye’nin odun ihtiyacını karşılamada stratejik bir role sahip olduğunun altını çizdi. Bu ormanların farklı kullanımlara açılmasının uzun vadede odun arzında ciddi sıkıntılar yaratabileceğini belirterek, diğer orman alanlarının baskı altına gireceği uyarısında bulundu.

Kızılçam ormanlarının tarım ve su döngüsü açısından da kritik bir işleve sahip olduğunu söyleyen Gümüş, kuraklığa dayanıklı bu türün toprağı koruduğunu, erozyonu önlediğini ve milyonlarca canlıya yaşam alanı sunduğunu ifade etti. Ormanlardaki kök sistemi ve toprağı örten ölü örtünün yağış sularını yeraltına ileterek su kaynaklarını beslediğini, bunun da tarım için vazgeçilmez olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Gümüş, ormanların deniz ekosistemine dolaylı katkısına da dikkat çekerek, topraktan süzülen besinlerin plankton üretimini desteklediğini, planktonların ise küresel oksijen üretiminin yarısından fazlasını sağladığını hatırlattı. Kızılçam ormanlarının zarar görmesinin yalnızca kara ekosistemini değil, deniz yaşamını ve atmosferi de doğrudan etkilediğini söyledi.

Gümüş, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı:

“Kızılçamlar, yeraltı suyuna katkılarıyla tarım ve gıda güvenliğinin, planktonları besleyerek oksijen üretiminin ve dolayısıyla insan yaşamının sigortasıdır. Bu ormanlardan her bir dalın korunması, geleceğimizin güvence altına alınması demektir.”

Muhabir: HABER MERKEZİ