Zaman hızla akıp gidiyor. Zaman, yağın ateşte eridiği gibi eriyip gidiyor. Ömrümüzüm dakikaları bir bir geçip gidiyor. Bu bağlamda insan, zaman dilimlerini iyi ve verimli değerlendirir ise, o insana bir heyecan katıyor. Çünkü her bir yeni zaman diliminde; o kişi farklı ve güzel hareket alanları kazanıyor. Geçmişteki hatalarına dönmüyor. Gelecek günlere daha hatasız bir iş planı yaparak şu güzelim hayata yeniden kendini adapte ediyor. Hayatın bir oyun ve eğlence yeri olmadığını anlıyor.
Çünkü hayat çalışmak demektir. Şu hayat bir gayret, hareket ve iş demektir. Büyük Üstadın ifâdesiyle, hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir.” Münâzarat,s.218" Bu bağlamda hakiki bir insan hayatı sırf bir eğlence olarak algılamaz. Eğer hayatın olumsuz eğlence ve zevklerine dalarsa, hiçbir zaman hayat diliminden alacağı yeni coşku ve heyacan yoktur. Çünkü ömür fânidir, şükürsüzdür ve bu geçici ömür bitecektir. Elbette bu hayatın bir hesabı var. Böyle şükürsüz geçirilen hayatın hesabı var.
İnsan başıboş bir yaratık değildir. Her amelinden muhâsebe görecek ya taltif görecek, ya da tokat yiyecektir. Hayatı bir faâliyet ve hareket olarak algılayan mü’minler ise, ebedi Cennetler de ve saâdet saraylarında mutlu ve huzurlu yaşayacaklar. Gayretli insan şu geçici hayatını bilim ve iman yolunda geçirir. Boş işlerle ömrünü telef etmez.
CÂHİD ÖZPINAR