Cahit Özpınar
Köşe Yazarı
Cahit Özpınar
 

SONBAHARI YAŞARKEN

Sararan yapraklarıyla, rüzgârlarıyla, yağmuruyla sonbaharı her sene yeniden yaşarız. Her sonbahar geldiğinde; geride çok şeylerin kaldığını, ilerisini ise meçhul olduğunu fark ederiz. Elimizde Kalanlar da. Sanki sararıp solmuş yapraklar gibidir. Onlar da tek tek ayaklar altına düşüyor. En nihayetinde, kışta toprağa karışıp kaybolacak. Sonbahar denirken, belki de biten, tükenen; son kalıntıları da kaybolup giden bahar ya da. Yaz denilmek istenmiş. Sonbaharı baharın sonu, güz mevsiminin başlangıcı olarak anlamamız yerinde bir algıdır. Batılıların bir kısmı Sonbaharı  “ düşüş”  anlamında kullanmışlar, hem yaprakların düşüşü, hem senenin düşüşü gibi. Belki de yüksekte. Olan her şeyin, hayallerin, ümitlerin, beklentilerin, gençliğin, güzel günlerin, sağlık ve sıhhati 88 düşüşü gibi manalar.  Ağaçtaki her yaprağı sarartıp solduran Kudret eli, aynı şekilde saç telinden damarlara kadar her şeye etki ederek insanı yaşlandırıyor, gökyüzündeki dev küreleri de çevirerek onların da ömründen gün düşüyor, yıl düşüyor. Zaman dedik ya... Güneşin ışıkları ve sıcaklığı hiç değişmese ve yerdeki su da azalması yaprak yine sararır mı? Şimdiki teknolojinin en güçlü vasıtaları da yaprağın emrine verseniz yine de yaprak sararacaktır. Çünkü saatin çarkları aynı zamanda yaprağın içinde, hücrelerde ve daha nice alt birimlerde olunca sessizliğiyle mükemmel bir şekilde çalışıyor. Saatin tiktakları her canlı için tıpkı bir ömür törpüsü gibi durmaksızın çalışıyor. Eski çağların cahiliye toplumları, Rabbimizin şu kâinat mülküne küçük bir lambası, küçük bir sobası ve takvimcisi hükmündeki Güneş’e, sırrını çözmekte zorlandığımız vazifeleri, ilmi ve kudreti yükleyerek mâbut ve ilâh kabul etmişler, onun sadece bir sebep olduğunu fark edemeyerek küfür ve dalalet karanlıklarına batmışlardır. Sonbahar ikindi vaktini hatırlatır. İkindi vakti, işlerin sona yaklaşmasına, derlenip toparlanma ve eksiklerin tamamlanma zamanına bakar. Sonhahar insanların uyanması için çok önemli bir fırsat mevsimidir. İnsan olarak ikindi vaktinde nasıl günü gereği gibi değerlendirmeye çalışıyor isek, senenin sonbaharında da, ömrün sonbaharında da aynı çaba ve hayretle değerlendirmeliyiz. Zaman, hızla akıp giderken biz insanların hala gaflet içinde yaşamaları asla kabul edilemez bir hakikattir. Bizler daima sonbaharı yaşıyoruz. Bu bağlamda hayatımızın değerini iyi bilmek en birinci idealimiz olmalıdır. Ey yaralı, dertli insan altın kıymetinde olan zamanını boşa harcama. İyi bir amaç ve gaye sahibi ol. Çalışan kazanır, elması kızarır.
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2024 - Pazartesi
Cahit Özpınar

SONBAHARI YAŞARKEN

Sararan yapraklarıyla, rüzgârlarıyla, yağmuruyla sonbaharı her sene yeniden yaşarız. Her sonbahar geldiğinde; geride çok şeylerin kaldığını, ilerisini ise meçhul olduğunu fark ederiz. Elimizde Kalanlar da. Sanki sararıp solmuş yapraklar gibidir. Onlar da tek tek ayaklar altına düşüyor. En nihayetinde, kışta toprağa karışıp kaybolacak.

Sonbahar denirken, belki de biten, tükenen; son kalıntıları da kaybolup giden bahar ya da. Yaz denilmek istenmiş. Sonbaharı baharın sonu, güz mevsiminin başlangıcı olarak anlamamız yerinde bir algıdır. Batılıların bir kısmı Sonbaharı  “ düşüş”  anlamında kullanmışlar, hem yaprakların düşüşü, hem senenin düşüşü gibi. Belki de yüksekte. Olan her şeyin, hayallerin, ümitlerin, beklentilerin, gençliğin, güzel günlerin, sağlık ve sıhhati 88 düşüşü gibi manalar. 

Ağaçtaki her yaprağı sarartıp solduran Kudret eli, aynı şekilde saç telinden damarlara kadar her şeye etki ederek insanı yaşlandırıyor, gökyüzündeki dev küreleri de çevirerek onların da ömründen gün düşüyor, yıl düşüyor. Zaman dedik ya... Güneşin ışıkları ve sıcaklığı hiç değişmese ve yerdeki su da azalması yaprak yine sararır mı? Şimdiki teknolojinin en güçlü vasıtaları da yaprağın emrine verseniz yine de yaprak sararacaktır. Çünkü saatin çarkları aynı zamanda yaprağın içinde, hücrelerde ve daha nice alt birimlerde olunca sessizliğiyle mükemmel bir şekilde çalışıyor. Saatin tiktakları her canlı için tıpkı bir ömür törpüsü gibi durmaksızın çalışıyor. Eski çağların cahiliye toplumları, Rabbimizin şu kâinat mülküne küçük bir lambası, küçük bir sobası ve takvimcisi hükmündeki Güneş’e, sırrını çözmekte zorlandığımız vazifeleri, ilmi ve kudreti yükleyerek mâbut ve ilâh kabul etmişler, onun sadece bir sebep olduğunu fark edemeyerek küfür ve dalalet karanlıklarına batmışlardır. Sonbahar ikindi vaktini hatırlatır.

İkindi vakti, işlerin sona yaklaşmasına, derlenip toparlanma ve eksiklerin tamamlanma zamanına bakar. Sonhahar insanların uyanması için çok önemli bir fırsat mevsimidir. İnsan olarak ikindi vaktinde nasıl günü gereği gibi değerlendirmeye çalışıyor isek, senenin sonbaharında da, ömrün sonbaharında da aynı çaba ve hayretle değerlendirmeliyiz. Zaman, hızla akıp giderken biz insanların hala gaflet içinde yaşamaları asla kabul edilemez bir hakikattir. Bizler daima sonbaharı yaşıyoruz. Bu bağlamda hayatımızın değerini iyi bilmek en birinci idealimiz olmalıdır. Ey yaralı, dertli insan altın kıymetinde olan zamanını boşa harcama. İyi bir amaç ve gaye sahibi ol. Çalışan kazanır, elması kızarır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve usakhabergazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.