İnsan Cenab-ı Hakkın antika bir sanat eseridir. Bin bir çeşit duygu ve kabiliyetle donatılmıştır. Bu duygu ve Kabiliyetler insanın saadetini olduğu gibi felaketini de hazırlayabilecek güçtedir. Eğer insan onları istikametle kullanabilir, orta yolu, vasatı muhafaza edebilir ve aşırılıklardan sakınabilirse saadeti elde eder, aksi halde felakete sürüklenir.
İşte Cenab-ı Hak gönderdiği dinler ile yaratılışla sınırlandırılmayan, bir ibre gibi aşırılıklar, geri ve ileri dereceler arasında zikzak çizen bu duygulara bir limit göstermiş, sınır çizmiş ‘Şu çizgiyi aşmayın’ diye ilahi talimatını vermiştir. Bütün mesele insanın iradesiyle duygularına sahip olup doğru yolda gitme gayreti içerisinde olmasıdır. Hadis-i şerifte, temelde bazı güzel huylardan bahsedilmiş ve bunların ifrat ve tefritleri sonucu doğabilecek tehlikelerden söz edilmiştir. Biz bunların üzerinde ayrı ayrı durma yerine insanda en belirgin olan belli başlı üç duygu ve kabiliyetin ifrat, tefrit ve vasatların, yani aşırı, geri orta dereceleri üzerinde durmak istiyoruz. Daima değişiklere maruz ve felaketlere hedef olan insanın bedeninde misafir olan ruhun yaşayabilmesi için gerekli olan üç duygudan biri akıl, biri öfke, biri de şehvettir. Asıl veriliş maksadı faydalıyı zararlıdan, iyiyi kötüden ayırmak olan akıl, eğer aşırılığa kayacak olursa cerbeze içerisine girer.
Cerbeze aklı, hakkı batıl, batılı hak, akı kara, karayı ak göstermek için kullanmaktadır. Tefrit derecesi ise saflık ve bönlüktür. Böyle biri, kendisini ilgilendiren bir konu da olsa kayıtsız kalır, kafa yormaya yaşanmaz. Aklın vasat kullanımı ise hikmettir. Böyle bir akıl sahibi hakkı araştırır, bulduğunda ona uyar. Batılı da tanımaya çalışır, tespit ettiğinde de ondan sakınır. Öfke duygusunun aşırısı saldırganlıktır ki maddi manevi hiçbir şeyden korkmamak demektir. Bütün zorbalıklar zulümler istibdatlar baskılar bundan kaynaklanır geri derecesi ise korkaklıktır. Böyle biri korkulmayacak şeylerden dahi korkar Oysa Allah dilemedikçe insana hiçbir şeyin zararı dokunmaz öfkenin orta derecesi de şecaattir şecaat de şahsının veya dininin hak ve hukukunu koruma konusunda aslan kesilme canını dahi feda etmekten çekinmeme kendisini ilgilendirmeyen ve karışmamasını gereken şeylere karışmama meşru olmayan şeylere de girmeme demektir.
Bir şeye duyulan fazla arzu manasına gelen şehvetin iftarı fücurdur. Seviyesi olan bir insanın nefsin arzularına öylesine düşkündür ki namus ve ırzları çiğnemekten çekinmez. Tefriti ise helale de harama da arzu duymamaktır.