Bu dünyaya bir imtihan vesilesiyle gelen aciz insan, bu fani dünyada eğlenmek için; keyif sürmek ve lezzet almak gayesiyle gelmemiştir.Buraya gelenler devamlı bir surette ebedi aleme göç edip gidiyorlar.Dünyaya gelen gençler ihtiyarlıyor mütemadiyen dünyaya gelenler zeval ve firakte yuvarlanıp gidiyorlar. İnsan ise, zihayatın en mükemmeli, en yükseği ve zihahatça en zengini, belki zihayatların sultanı hükmünde iken, geçmiş lezzetleri ve gelecek belaları düşünmek vasıtasıyla, hayvana nipeten en en edna bir derecede, ancak kederli, mşakkatli bir hayat geçiriyor.Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir.Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile, ebedi, daimi bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir.Onun eline verilen sermaye de ömürdür. Bu bağlamda insan devamlı sağlıklı kalsa; sıhhat ve afiyet gaflet verir, dünyayı hoş gösterir, ahireti unutturur.Kabri ve ölümü hatırına getirmek istemiyor.Ömür sermayesini boş yere sarfettiriyor.

Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.Bu bağlamda hastalık bu nokta-i nazardan hiç aldatmaz bir nasih ve irşad edici ve uyarıcı bir mürşittir.Ondan şikayet etmek değil belki bu chette ona teşekkür etmek;eğer fazla ağır gelse, sabır istemek gerektir.Hiçbir zaman hastalıklardan şekva etmeğe hakkımız yoktur. sabırlı ve temkinli olmak zorundayız.

CAHİT ÖZPINAR.