Dikilitaş Mahallesi’nde Yol ve Kaldırım Çalışmaları Tamamlandı
Dikilitaş Mahallesi’nde Yol ve Kaldırım Çalışmaları Tamamlandı
İçeriği Görüntüle

1905 yılı Sultan II.Abdülhamid dönemi Zabtiye Nezareti (Jandarma)Defterlerinde Şerif Efendi isminde bir zaattan şöyle bahseder;

“ Şerif Efendi'nin asıl ismi Hüseyin Avni ve memleketi Uşak olup kendisine Mısırlı ve Cezayirli Mehmet Şerif namını verdiği, Fransız tabiiyyeti iddiasında bulunduğu ve ceride-i nüfusa Asitaneli Mehmet Şerif Bey diye kayd olunduğu. “

Abbas II Hilmi Bey (Abbas Hilmi Pasha) 1874 – 1944), the last Khedive of Egypt and Sudan

Bahsi geçen dönem Mısır Hidivliğinde II. Abbas veya II. Abbas Hilmi Paşa dönemidir.

Osmanlı’nın Kuzey Afrika’da kalan son topraklarını kurtarmak amacı ile Teşkilat-ı Mahsusa Mısır ‘da yoğun bir muhaberat faaliyetinde bulunur.

Bu kadar kimlik değiştiren bir kişi için ilk akla gelen , Osmanlı İstihbarat Teşkilatı olan Teşkilat-ı Mahsusa adına ajanlık faaaliyeti göstermesi olacaktır.

Uzun yıllar Memluk hâkimiyetinde kalan Mısır, Yavuz Sultan Selim tarafından zapt edildikten sonra saliyaneli ve mümtaz bir eyalet olarak İstanbul’dan gönderilen vezir rütbesinde “valiler” tarafından idare edilmiştir.

Mısır Hidivliği, kurulduğu 1805'ten 1914 yılına kadar Mehmet Ali Paşa'nın soyundan gelen Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilmiştir.

Rastlantı mıdır bilinmez Paşa’nın çocuklarının özel hocalığınıdaha sonra Uşak’a göç edecek olan Hacı Ahmet Okur yapacaktır ve Mısır’dan getirdiği develer dolusu kitapla Karaali camii bahçesinde bir kütüphane açacaktır.

Mehmet Ali Paşa döneminde sivil bürokrasiden askeri bürokrasiye kadar tüm önemli mevkiler, Türkçe konuşan Osmanlı-Mısır elitinin elinde bulunmaktaydı.

1868'den itibaren ise Osmanlı Devleti'nin merkezi otoriteyi kuvvetlendirmek için eyalet sisteminden vilayet sistemine geçmesiyle beraber ilk defa İsmail Paşa vali unvanı yerine hidiv unvanını kullanarak Mısır'ın sıradan bir Osmanlı vilayeti olmadığını göstermek istemiştir.

Mehmet Ali Paşa dönemindeki yönetici elitin Türkçe konuştuğuna ve Mısır toplumunun da “Türkçe konuşan yönetici elitler” ve “Arapça konuşan kitleler” olarak ikiye ayrıldığına ilişkin tespiti, dönemin Mısırı‟nda ki ve hatta Mehmet Ali Paşa‟nın yönetim anlayışındaki Osmanlı etkisini göstermektedir.

Osmanlı’nın Kuzey Afrika’da kalan son topraklarını kurtarmak amacı ile Teşkilat-ı Mahsusa Mısır ‘da yoğun bir muhaberat faaliyetinde bulunur.

İngiltere ve müttefikleri, Filistin ve Suriye’de doğuya ve kuzeye doğru ilerlemeye geçmeden önce Mısır’da üç yıl oyalanmış, bu hem zaman hem de maddi bir kaybı beraberinde getirmiştir.

Sınırlı sayıdaki başarısı Teşkilat-ı Mahsusa’nın bir bütün olarak savaşın akışını etkilemeye yetmemiştir. Teşkilat, Panislamizm politikalarına çok güvenmiş, düzensiz kuvvetlerin askeri değerini olduğundan büyük sanmıştır. Ancak şu bir gerçektir ki, Teşkilat-ı Mahsusa İtilaf Devletlerinin insan malzeme kaybının artmasına yol açmıştır. Teşkilat-ı Mahsusa mensupları bozulmuş bir devlet sistemini korumak için gayretle çalışmışlar, içlerinden çoğu bu uğurda hayatlarını kaybetmişlerdir. (NERMİN SAYAR)

Editör: Uşak Haber Gazetesi